17 Aralık 2013 Salı

MUHBİR dergi sâhibi Gülhan Demirkanlı LİNÇ KAMPANYASI

AnasayfaPolemikİncelemeBüktel HakkındaLinklerİletişim


Yalan ve iftiralarınızı Nazi subayları kadar "nazik"(?), steril, soğukkanlı ve "küfürsüz"(?) bir dille ifade ediyor olmanız, sizi "temiz tiyatrocu" yapmıyor.


TARİH HEPİNİZİN SURATINA TÜKÜRECEK!




BÜKTEL'İN AYDIN TANIMI: İşinize geldiği, hoşunuza gittiği ya da sırf yaygın kabul gördüğü için önünüze servis edilen bir habere gözü kapalı inanmak yerine; zahmeti göze alıp somut belgeleri arıyor ve işinize gelmese de, hoşunuza gitmese de, pek çok düşman kazandırsa da, ancak somut belgelere inanıyor ve inancınız doğrultusunda davranmayı göze alıyorsanız, siz bir "aydınsınız".

Değilseniz, en iyi ihtimalle, vasat zekâlı masum bir vatandaş, küçük olmayan başka bazı ihtimallerle ise, maskaranın teki ya da bilinçli bir alçaksınız.



LİNÇ KAMPANYASINDA SON LİSTE (26 Mayıs 2009)



KONUYLA İLGİLİ LİNKLER:



LİNÇ İMZACISI İFTİRACI ALÇAKLAR BUNLARI YAPANLARI ASLA KINAMADILAR:


FAKAT BİZE BUNLARI (VE DAHA FAZLASINI) YAPANLARA "OROSPU ÇOCUĞU" DİYORUZ DİYE, ŞİMDİ KALKMIŞ "BİZİ" KÜFÜRBAZ İLAN EDİP, "BİZİ" KINIYORLAR!


 


MUSTAFA DEMİRKANLI'DAN COŞKUN BÜKTEL'E GALİZ KÜFÜRLER:

 Büktel, sen ne kadar korkak bir adamsın ve sen ne kadar yalanı ilke edinmiş bir adamsın ve sen Büktel ne kadar iftiracı bir adamsın. Adamsan karşıma çık, ne diyeceksen yüzüme söyle, bunu sana defalarca söyledim ve sen hepsinde kaçtın... Sadece yalan, iftira ile yaşamayı tercih ediyorsun. Eğer sen adamsan, karşıma çıkamıyorsan sıkıştığın yerde adımı kullanma! Bu takma ismlilerin sahibi tam bir orospu çocuğudur, bunları bana maletmeye kalkan da kendi sıfatını kendine yakılştırsın ama Büktel bir daha belgesiz konuşmam deme, eğer utanma duygun varsa. Tekrar ediyorum, bu takma isimlileri yaratan Orrospu çocuğudur!!! Sakın bana küfrettin deme! Ben şerefsizlere küfrediyorum, o şerefsiz elini kaldırırsa, "benim o derse" ben de evet o elini kaldırana küfrettim diyeceğim. Karşıma çıkmadan bu iftiralarla yaşamayı tercih ediyorsan bu ancak sana yakışır. Pis iftiracı, yalancı... Yüreğin ve kendine güvenin varsa karşıma çık pis iftiracı... Utanma duygusunu yitirmiş sahte yazar...

 KAYNAK: http://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=390628257621957&id=100000243596367





TÜRK TİYATROSUNDA ASRIN (zincirleme)YALANI:


 
ÖZDEMİR NUTKU 2005:
"Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun var."


 
MUSTAFA DEMİRKANLI'NIN DERGİSİNDE KAPAK DUYURUSU (Haziran 2009): 
"Evet, ikinci bir Theope var."
KAYNAK: Derginin Haziran 2009 kapağı / Kapağı büyük görmek ve "Evet, İkinci Bir Theope var" başlığını okumak için, lütfen aşağıdaki fotoğrafın üstüne tıklayınız!


MUSTAFA DEMİRKANLI 2011:
"kimse ikinci bir Theope oyunu var demedi ki"
KAYNAK:
http://coskunbuktel.com/bukteldemirkanliikincitheopegercegi%20saptirmak.htm





Bizi "küfürbaz" diye kınayan linççilerin "erdem" anlayışı ve küfür saymadıkları küfürler: (YORUMSUZ):


LİNÇÇİ ÇİĞDEM ERKEN: bu sayfa bu ülkedeki en önemli, en erdemli tiyatro adamının sayfasıdır....

 

LİNÇÇİ YÜCEL ERTEN: Aaa, arkadaşlar şimdi gördüm bu Adem Dinç denendalyarağı. Bu dörtvereni engelliyorum. Siz de zaten yeteri kadar "ortadaki sandık sike sike usandık"yapmışsınız.


GÜVENÇ DAĞÜSTÜN: yücel gelecek ananı sikecek yazacaktım tam ben de :)

NOT: Silme, kazıma, "engelleme" gibi sansürcü ve linççi  yöntemlere karşı, üstte linkini verdiğimiz, söz konusu Yücel Erten sayfasını tümüyle aynen kopyalayıp kendi sitemizde yayınladık.
Yücel Erten denen bu devlet beslemesi, şımarık ve ağzı bozuk, küstah herif, bir zamanlar DT genel müdürüydü ve Büktel'in eleştirileri yüzünden Theope'yi engellemek, bulinççi alçağın, en akılda "kalıcı" marifetiydi.

YENİDEN DÜZENLEDİK!

Tüm "haltlarıyla"

Yücel Erten sayfası





HERKES UNUTUYOR: Linç kampanyası bir tane değil, iki tanedir.

1. Linç Kampanyası'nı, (biz sanki "düşman ordusuymuşuz gibi) bize karşı "Beyaz Cephe" açan takma isimli sapık Burak Caney, kendi korsan sitesinde düzenlemişti. Bakınız:http://www.coskunbuktel.com/buktelbulunmazbeyazcephe.htm) Mustafa Demirkanlı sapığın korsan sitesine yazılar yazarak sapık Burak Caney'e destek ve imza vermiş, bununla da kalmayarak sapığa teşekkür etmişti. (Teşekkür için bakınız:http://hilmibulunmaz.blogspot.com/2007/10/burak-caney-fotoraf-sergisi.html)

2. Linç Kampanyası'nı ise, linçin ana sponsoru (linçi bugün bile hâlâ savunan biricik insan) Mustafa Demirkanlı bizzat kendi adıyla ve linççiliğin bazı önde gidenleriyle "birlikte" düzenlemişti (Bakınız:http://www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm)

COŞKUN BÜKTEL / 20 Aralık 2011





"KÜFÜR KARŞITI"(!) LİNÇÇİ MUSTAFA DEMİRKANLI (SIÇMIŞ CAFER'İN BEZ GETİRİCİSİ OLARAK)

"KÜFÜR KARŞITI"(!) LİNÇÇİ YÜCEL ERTEN'İN KÜFÜRLERİNİ NASIL SAVUNDU?



Yazının devamını okumadan önce, lütfen, aşağıda alıntıladığım ifadeler arasındaki "Yücel'in ayarları öyle.." ifadesinin anlamına mim koyunuz!



GÜVENÇ DAĞÜSTÜNbu (Adem Dinç kastediliyor CB) nasıl yorum yazabiliyor buraya ki? herkes görebiliyor mu bu paylaştıklarımızı?

ÇİĞDEM ERKENYücel'in ayarları öyle..

(...)

YÜCEL ERTENAaa, arkadaşlar şimdi gördüm bu Adem Dinç denen dalyarağı. Bu dörtvereni engelliyorum. Siz de zaten yeteri kadar "ortadaki sandık sike sike usandık" yapmışsınız.




Yalan makinasından bile daha seri yalan üretebilen, iftiracı ve linççi psikopat  MUSTAFA DEMİRKANLI, yukarıda kaynağını vererek ikinci kez aktardığım ifadeleri sanki okumamış gibi görmezden gelip, bugün, kendi sitesinde, Yücel'in bokyiyicibaşısı olarak, Yücel'in galiz küfürlerini savunmaya çalışırken; yine, kanıtsız, belgesiz, linksiz, kaynaksız, dayanaksız olarak, Büktel'e şu şuçlamaları yöneltmiş:

Coşkun Büktel, facebook’da Yücel Erten’in sayfasına ulaşmış. Yücel Erten, kamuya açık olmayan, (İftira eroinmanı olduğu için, iftira etmeden iki cümle yazamayan Mustafa Demirkanlı okurlarına açıkça yalan söylüyor. Demirkanlı da, benim aktardığım Yücel Erten sayfasını okumuş herkes gibi gayet iyi biliyor ki, Yücel Erten'in sayfası "kamuya açık olmayan" değil, "kamuya açık" bir sayfadır. "Yücel'in ayarları öyle.."dir. CB) arkadaşlarıyla paylaştığı sayfasında bir şahıs için küfürlü konuşmuş, (Bu herkesin telefonda da yaptığı kötü bir alışkanlık ama biralışkanlık.) bunu gören Büktel, hemen kopyalamış, (Sayfa "kamuya açık değil" ise, nasıl görmüşüm? Nasıl kopyalamışım? Ve "ortada sandık sike sike usandık" yaptıkları Adem Dinç nasıl girmiş o sayfaya? Bu Demirkanlı, iftiralarında tutarlı olmayı bile beceremeyecek kadar geri zekalı. CB) -araya da “Theope’yi katmadan edememiş- ve sitesinde özel yazışmaları ("Özel"miş!... Yalanını yesinler. Bu cevap yazılarını aktarıyor musun okurlarına? Ne gezer. İftiraları okumak tiyatrodergisi.com.tr okurlarının neyine yetmiyor? Di mi? CB) yayımlamış. Hızını alamayıp yayıncılara: “Bu Bir ‘Haber’ Değil mi?” diye yüklenmiş.

Hayır, bu bir “haber” değil”, özel yaşama tecavüzözel yazışmalarıizinsiz kamuoyuna açıklama suçunu oluşturan bir eylemdir. Benzer davranışı sergileyen arkadaşı Bulunmaz, OYÇED yazışma grubundaki(Bulunmaz'ın da adı geçen CB) özel yazışmaları, (bir muhbirin Bulunmaz'a göndererek özel olmaktan çıkarması üzerine CB) kendi bloğunda yayımladı, bu eylemine yönelik şikayet üzerine de savcı aynen bu gerekçeyle dava açtı, (Açtı da ne oldu? CB) yani suç unsuru olarak gördü. (Gördü de ne oldu? Demirkanlı, dava sonuçlanmış gibi konuşarak okurları yanıltmaktan, tabii ki, utanmıyor  CB) Hatta bu suç Anayasa’ya da eklenmek isteniyor. (İsteniyor da ne oldu? CB)



“Haber” Büktel’in işine geldiği gibi kabul ettiği bir şey değildir, “haber” özel yaşama tecavüz hiç değildir. (Eğer Yücel Erten denen ağzıbozuk linç iftiracısı, Demirkanlı'nın bu uyduruk yalanlarına inanıyorsa; ve  aralarına aldıkları bir islamcı vatandaşı "ortadaki sandık sike sike usandık"yapmanın, ve sonra hiç utanmadan hakimlerin karşısına çıkıp; bırakın hep birlikte sikelim şu herifi, kimse müdahale etmesin, bu bizim "özel" yaşamımızdır, anlamına gelen bir savunmayla, −Coşkun Büktel'i de dinleyecek olan− hakimleri inandırmanın mümkün olduğunu aklı kesiyorsa; hodri meydan, hiç beklemesin; sıkıyorsa, o da beni mahkemeye versin! CB)

(KAYNAK: Yukarıda yaptığımız alıntı, Demirkanlı'nın 3 Eylül 2010 tarihli ve "Coşkun Büktel: Bu Bir ‘Haber’ Değil mi? HAYIR" başlıklı yazısının (CB imzalı kırmızı notlar eklenmiş ve içindeki yalan ibareler CB tarafından koyu harfle vurgulanmış) tamamıdır. Yazıyı orijinal sayfasında (notsuz ve vurgusuz olarak görmek için, lütfen, TIKLAYINIZ!

NOT1: Yücel Erten bile, bu  kanıtsız, belgesiz, linksiz, kaynaksız, dayanaksız, apaçık yalan ve zavallı  bahanelerle karşıma çıkmaktansa, kuyruğunu kıstırıp efendice susmayı tercih etmişken; zaten olduğundan daha fazla kepaze olması mümkün olmadığından yalan ve iftirayla sorunu bulunmayan, (küfürbaz saydığı Büktel'e karşı linç kampanyasıbaşlatmış) azılı linççi ve azılı iftiracı Demirkanlı, Yücel'in "bokyiyicibaşısı" ya da "sıçmış Cafer'in bez getiricisi" olarak ortaya çıktığı ve karakteri her pisliğe müsait olduğu için;

yarın öbür gün, pek çok zaman yaptığı üzere, bokunu örtbas eden kedi gibi, bu yazısını veya linkini de yine tahrif veya imha edebilir diye; söz konusu yazının aslını kendi sitesinde  (yine uyarıcı notlar ve yorumlar ekleyerek) yayınlamış olan Hilmi Bulunmaz'ın ilgili sayfasına da link vermeyi gerekli gördük: Lütfen TIKLAYINIZ!

NOT2: Bu sitenin okuru olduğunuza göre, büyük ihtimalle, bu ikinci nota haklı olarak, ihtiyaç duymayacaksınız. Ama, lütfen, Demirkanlı sitesinden başka bir şey okumayan tiyatroseverleri, aşağıda yazdıklarım bağlamında uyarın:

Lütfen (karşı görüşlere kural olarak değil,  ancak çok, çok, çok, çok ender olarak, demokrat bir izlenimle okurları yanıltmak amacıyla, işine geldiği zaman ve işine geldiği kadar ve işine geldiği formatta yer veren ve genellikle karşı görüşleri ya da linklerini uğratmadığı sahasında "tek kale maç yapmayı seven") linççi Demirkanlı'nın yazılarını,  dezenformasyona karşı sizi bağışıklı kılacak bir bilinç ve uyanıklık halinde okuyunuz!

Lütfen kendinizi linççi Demirkanlı'dan ve Demirkanlı sapığından medet umanlardan koruyunuz!

Her zaman dediğim gibi:

Mustafa Demirkanlı'yı midesi kaldırabilen, Demirkanlı'dan iğrenmeyebilen herkesten, tüm samimiyetimle iğreniyorum.

COŞKUN BÜKTEL

4 Eylül 2010





LİNÇÇİLİĞİN "SON MOHİKANI", ARTA KALMIŞ TEK SAVUNANI, LİNÇÇİNİN ÖNDE GİDENİ MUSTAFA DEMİRKANLI'YA KIZMIYORUZ


COŞKUN BÜKTEL / 31 Aralık 2011


Mustafa Demirkanlı, yalan ve iftiralarıylaCoşkun Büktel'e yalnızca mesai kaybettiriyor; ama ("Evet, İkinci Bir Theope Var" iftirasını başlık yapıp kapaktan vermiş) o iftira kumkuması dezenformatif dergisine reklam vererek Demirkanlı'yı halkın parasıyla destekleyen DT genel müdürü Lemi Bilgin ve İBBŞT genel sanat yönetmeniAyşenil Şamlıoğlu'na daha fazlasını kaybettiriyor: Bilgin ve Şamlıoğlu'nun sanatçı kimliklerini sıfırlıyor, sanatsal tarihlerini (biyografilerini) kirletiyor. Bana veHilmi Bulunmaz'a karşı yazdığı hakaretlerle dolu bir yazısında "İlk tepkim ana avrat sövmek oldu" diye bir cümle kurabilen (Bakınız: "Demirkanlı'nın küfür repertuarı") düzinelerce yalanını belgelediğimizDemirkanlı öylesine seviyesiz ki, aslında (yalnızca Bilgin ve Şamlıoğlu'nun değil) tek başına, "tüm insanlığın" seviye ortalamasını düşürüyor.

Hiçbir canlıdan doğasına aykırı davranması beklenemez; kuşa "uçma", balığa "yüzme", Mustafa Demirkanlı'ya "yalan söyleme", denemez. O nedenle, biz Mustafa'dan yalnızca nefret ediyor ama ona kızmıyoruz. Biz, esas olarak, Demirkanlı'nın yalan, küfür, iftira, linç tertibi ve hilekârlıklarını halkın parasıyla ödüllendiren Bilgin ve Şamlıoğlu'na kızıyoruz. Demirkanlı'yı eleştirmeksizin, yalnızca, belgelerle ve (caydırıcı olmasına çalıştığımız bir dille, alçaklıkların adını koymaktan çekinmeyerek) teşhir ederken;Bilgin ve Şamlıoğlu'nu ciddi yazılarla eleştiriyor ve suçluyoruz.

COŞKUN BÜKTEL / 31 Aralık 2011


DEMİRKANLI HALTLARINI TÜM LİNKLERİYLE GÖRMEK İÇİN:
 TIKLAYINIZ!



 

KAAN ERKAM ÇİĞLİĞİ





 
BÜKTEL VE BULUNMAZ ALEYHİNE AÇMADAN ÖNCE, LİNÇÇİLER, MEHMET ESATOĞLU VE KAAN ERKAM ALEYHİNDE LİNÇ KAMPANYASI AÇMIŞLARDI Kİ, O KAMPANYALARA TÜRK TİYATROSUNDA YALNIZCA BİZ (BÜKTEL VE BULUNMAZ) KARŞI ÇIKMIŞTIK. AMA NE TUHAFTIR Kİ, KAAN ERKAM, SONRADAN LİNÇÇİLERLE ANLAŞTI VE LİNÇÇİLERİN BİZİM (BÜKTEL VE BULUNMAZ'IN) ALEYHİNE AÇTIĞI LİNÇ KAMPANYASINA İMZASIYLA DESTEK VERİP KENDİSİ DE LİNÇÇİ OLDU.
 

YANİ DEMEM ODUR Kİ, "İNSANOĞLU ÇİĞ SÜT EMMİŞTİR" SÖZÜNÜN TAM YERİNE OTURDUĞU DURUMLAR BU ÜLKEDE BELLİ Kİ ÇOK YAŞANMIŞ VE YAŞANMAKTADIR.

Bu, Kaan Erkam aleyhine linççi Mustafa Demirkanlı ile linççi Ertuğrul Timur'un başlattığı yoğun linç ka
mpanyasının ve bizim o kampanyaya karşı çıkışımızın belgesi: http://coskunbuktel.com/dostsitelere.htm

Bu da, linççilerin bize karşı açtığı linç kampanyasına imza atmış linççiler listesinde, Kaan Erkam'ın da yer aldığının belgesi:http://www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm




BİZ DİYORUZ Kİ: GÜYA BÜKTEL VE BULUNMAZ'IN KÜFÜRLERİNE KARŞI "TEMİZ TİYATRO" ADIYLA LANSE EDİLEN BU LİNÇ KAMPANYASINA, BU İFTİRA ALÇAKLIĞINA İMZA VERENLER, BİZİM KÜFÜRBAZ OLDUĞUMUZU DEĞİL, KENDİLERİNİN (EĞER "MAĞDUR" YA DA AKINTIYA KAPILMIŞ BİRER "ZAVALLI" DEĞİLLERSE) AHMAK YA DA ALÇAK OLDUKLARINI KANITLIYORLAR!


Linççi vandalların kalleş saldırıları sürerken, İstanbul DT müdürü Şakir Gürzumar'danCoşkun Büktel'e gelen destek mesajı


Dün gece 23.30 civarında, Şakir Gürzumar aradı. “Sana bir mail göndermeye çalışıyorum ama başaramıyorum” dedi, “senin mail adresin www.coskunbuktel.comdeğil mi?”
“Hayır” dedim Şakir’e, “o internet sitemin adresi. Mail adresim, buktel@yahoo.com.”
“Tamam, telefonu şimdi kapatıyorum. Şu mail'i göndermeyi bir daha deniycem. İnternet özürlü olduğum için başaracağımdan emin değilim. Gönderdikten sonra seni tekrar ararım.”
“Tamam.”
Birkaç dakika sonra Şakir tekrar aradı. Mail kutuma baktım. Mesajın geldiğini söyledim. Mesaj aynen şuydu:

THEOPE
Tuesday, October 19, 2010 11:34 PM
From:
"şakir gürzumar" <sgurzumar@gmail.com>
To:
buktel@yahoo.com
COŞKUN BÜKTEL,BU GÜN İÇİN EN İYİ OYUNU YAZMIŞ BİR TÜRK YAZARIDIR,ÖYLEKİ YAZDIĞI ESER AYNI ZAMANDA EVRENSELDİR......BU KÜFÜR KIYAMET SİLSİLESİNE KATILMAK İSTEMEZDİM AMA,GERÇEK BUDUR....THEOPE TÜRK DİLİNDE YAZILMIŞ EN İYİ TİYATRO ESERİDİR.
Şakir Gürzumar
 yönetmen.

Şakir’e, bu mesajı göndermek gereğini neden hissettiğini sordum. Çoktan beri provalar nedeniyle benim siteme giremediğini söyledi. Bu akşam (yani dün akşam) siteme girip de biraz gezinince, gördüğü yeni haberlerden, bana yapılan yeni ve daha kalleş saldırılardan etkilenmiş ve bütün bu iğrençlikler karşısında, tarafsız kalmaktan rahatsızlık duyarak, tarafını belirtmek gereğini hissetmiş.
BU KÜFÜR KIYAMET SİLSİLESİNE KATILMAK İSTEMEZDİM” derken neyi kastettiğini sordum. Özellikle, Yücel Erten gibi eski bir DT genel müdürünün “Dalyarak, sike sike usandık, dörtveren, Çüktel” gibi küfürleriaçıkça kullanmasından çok rahatsız olduğunu söyledi. Şakir’e, o küfürbaz genel müdürün bana karşı küfürbaz olduğum gerekçesiyle açılan linç kampanyasına imza vermiş olduğunu hatırlatarak, bu tutarsızlık, vandallık ve samimiyetsizliğin küfürlerden çok daha vahim olduğunu söyledim.
Yarım saat kadar bu minval üzere sohbet ettikten sonra, yarın akşam (yani bu akşam) “Ölüleri Gömün”ün galasında buluşmak üzere telefonu kapattık.

COŞKUN BÜKTEL / 20 Ekim 2010. 00.45.



İşte çıban başları!

"LİNÇ"İN ÇAĞRICILARI:

YUKARIDAKİ İĞRENÇ FOTOMONTAJLARI KÜFÜR SAYMADIKLARI GİBİ O FOTOMONTAJLARI YAYINLAMIŞ BURAK CANEY TAKMA İSİMLİ SAPIĞI AÇIK İSİMLERİYLE DESTEKLEYENMUSTAFA DEMİRKANLI İLE A. ERTUĞRUL TİMUR DA;

(BURAK CANEY TAKMA İSİMLİ SAPIK İLE O SAPIĞI DESTEKLEMİŞ HERKESİN "OROSPU ÇOCUĞU" OLDUĞUNU SÖYLEYEN VE HÂLÂ DA SÖYLEMEYE DEVAM EDEN)

BÜKTEL İLE BULUNMAZ'I "KÜFÜRBAZ" DİYE NİTELİYOR VE TÜRK TİYATROSUNUN BU EN GERÇEK MUHALİFLERİNE (BÜKTEL İLE BULUNMAZ'A) KARŞI GÜYA KÜFÜR KARŞITI HİLELİ BİR KAMPANYA BAŞLATAN ÇAĞRICILAR ARASINDA YER ALIYORLAR.

YANİ TEZGAH ŞU:

BU İKİ VANDAL (DEMİRKANLI VE TİMUR) KENDİLERİNE YÖNELİK ELEŞTİRİLERİMİZ YÜZÜNDEN, TAKMA İSİMLİ BİR SAPIK ARACILIĞIYLA BİZE KÜFRÜN EN ADİSİNİ (GÖRSEL KÜFÜR) YÖNELTTİKTEN SONRA; BİZ O TAKMA İSİMLİ SAPIĞI ELBETTE Kİ MUHATAP ALMAYARAK O SAPIĞA VE DESTEKÇİLERİNE "OROSPU ÇOCUĞU" DEYİP GEÇTİĞİMİZDE; SAPIĞIN BİZE KARŞIGÖRSEL KÜFÜRLERİNİ (YANİ KÜFRÜN EN İĞRENÇLERİNİ) KENDİ İSİMLERİYLE DESTEKLEMİŞ OLDUKLARINI UNUTMUŞ GÖRÜNÜYORLAR. O FOTOMONTAJLARIN (YANİ KÜFRÜN EN İĞRENCİNİN) BULUNDUĞU KORSAN SİTEYİ KENDİ SİTELERİNDE LANSE ETMİŞ OLDUKLARINI UNUTMUŞ GÖRÜNEN İKİ KÜFÜRBAZ KAFADAR (DEMİRKANLI VE TİMUR); BİZİM "KÜFÜRBAZ" OLDUĞUMUZU İDDİA EDEREK VE BU KÜFÜR İDDİASINA, BİZİM ÖZDEMİR NUTKU'YA İFTİRA ETTİĞİMİZ YOLUNDA BİR DE İFTİRA EKLEYEREK, BİR BİLDİRİ HAZIRLIYOR VE KENDİ CİBİLLİYETİNDEKİ DİĞER ÇAĞRICILARLA BİRLEŞİP İFTİRA DOLU BU BİLDİRİYİ "TEMİZ TİYATRO" ADIYLA, BÜKTEL VE BULUNMAZ'I HEDEF GÖSTEREN KİRLİ BİR LİNÇ KAMPANYASINA DÖNÜŞTÜRÜYORLAR.

İŞTE O ÇAĞRICILAR (Çıban başları):



MİMESİS DERGİSİ, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cüneyt Yalaz /
SAHNE DERGİSİ, Yayın Yönetmeni T. Murat Demirbaş /
TEB OYUN DERGİSİ, Yayın Yönetmeni Hasan Anamur /
TİYATRO… TİYATRO… DERGİSİ, Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı /
www.tiyatrodergisi.com.tr, Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı /
www.iatp-web.org/
 İATP-G Yayıncılık İnisiyatifi
(İstanbul Alternatif Tiyatrolar Platformu-Girişim)
 www.tiyatrodunyasi.comYayın Yönetmeni Can Törtop /
www.tiyatronline.comYayın Yönetmeni Yaşam Kaya /
www.tiyatrom.comYayın Yönetmeni A. Ertuğrul Timur


Mustafa Demirkanlı, Tuncer CücenoğluErtuğrul Timur, Özdemir NutkuÜstün Akmen gibi bugünkü linç imzacıları tarafından bir zamanlar desteklenmiş ve o linççiler sayesinde okur bulabilmiş olan Burak Caney'in, (yaptığımız yayınlar sonucu daha sonra kapanmış olan) hela gibi çift "oo"lu tiyatrooyun sitesinde...  

...fotoğrafımı penis üstüne, dansöz üstüne, Nazi bayrağı üstüne yapıştıran takma isimli (ve gerçek isimli) kalleş sapıklara "hangi dille" cevap vereceğimi kimse bana öğretmeye kalkmasın; hele o sapıkları açık imzalarıyla desteklemiş linç kampanyası düzenleyicileri, (Türkiye Tiyatrolar Birliği) asla kalkmasın!... Hele onların ipiyle kuyuya inmekte sakınca görmeyen Genco Erkal, asla kalkmasın! Sizler, görsel hale getirmedikçe, yalan, iftira ve alçaklıklarınızı Nazi subayları kadar nazik(?), steril, soğukkanlı ve küfürsüz(?) bir dille ifade ediyor olsanız bile, asıl "kirli tiyatrocular" sizsiniz.

İşte 1100 iftiracının "kınıyoruz" başlıklı bildirisi:

Kınıyoruz!
Tiyatro İnsanları Olarak, Yayınlarımıza ve Yayıncılarımıza Yönelik; İftira, Karalama, Baskı Altına Alma Girişimlerini Kınıyoruz!
Tiyatro kamuoyunun tanıklık ettiği üzere, oyun ve dizi film yazarı Coşkun Büktel ve internet ortamını hesapsızca kullanan Hüseyin Hilmi Bulunmaz, kişisel site ve bloglarını sistemli aşağılama, hakaret ve küfür aracı olarak kullanarak Türkiye tiyatrosunun kurum ve kişilerine saldırmakta ve rencide etmektedirler. Tiyatro gündemini bu şekilde işgal etmekte, tiyatro ortamında üretimleriyle var olmak yerine intikam duygularını ortaya saçmaktadırlar 
Tiyatromuzun saygın insanı Prof. Özdemir Nutku’yu, DT koordinasyon toplantısında Coşkun Büktel’in eseri gündem yapıldığında, görevi gereği Fransızca yazılmış bir “Theope” ile karşılaştım, Fransızca bilenler karşılaştırsın sözünden yola çıkarak, Sayın Nutku’nun ben kimseyi suçlamadım sadece bir bakılmasını önerdim açıklamasını bile dikkate almadan, akıl almaz karalamalarla uzun süredir rencide etmektedirler.
Ben de olsam, Özdemir Nutku gibi davranır, araştırılmasını isterdim, diyen tiyatrom.com’un eski yayıncısı Ertuğrul Timur’a “3. Abdülhamid” lakabını takmışlar, sitesinde yazan onlarca saygın ismi, yani tüm yazarları açık bir dille “şerefsiz”, “o… çocukları” olarak tanımlamakta herhangi bir sakınca görmemişlerdir. Okur istatistiklerini tutan ‘webservis’in (kamuya açık, binlerce sitenin istatistiklerini tutan bir yayındır) almış olduğu erotik shop reklamı bahane edilerek, oradan hizmet aldığı için Ertuğrul Timur’u “pornocu” olarak lanse etmekte, dezenformasyona dayalı yayınlarını, aşağılama ve hakaretlerle sürdürmektedirler.
 Hilmi Bulunmaz’ın (Açık seçik; yalancı, pespaye, alçak… olduğunu söylüyorum. / Suratında, hala tazeliğini koruyan; alçak, pespaye, şerefsiz… / Demirkanlı gibi sol memesinin altında yürek yerine lağım çukuru bulunan reziller, / alçaklıktır, pespayeliktir, şerefsizliktir!... Eh, bu saydıklarım zaten senin tescilli özelliklerin olduğuna göre / Seni sıçtığın yere kadar kovalayabilirim. / Basan kişinin elini yada bir başka organını öpmek yada yalamak için mi?!...) gibi ifadeler ve küfürlerle dolu yazısını yayımlamadığı için Ertuğrul Timur’a yönelik linç girişimini sürdürmekten geri durmamışlardır.
Tiyatrodunyasi.com editörü Can Törtop’a “4. Abdülhamid”, Tiyatro… Tiyatro… Dergisi Yayın Yönetmeni Mustafa Demirkanlı’ya  “Yalan Makinesi”, Tiyatronline.com editörü Yaşam Kaya’ya “Tiyatro cahili ve fanatik sansürcü”, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin’e “Ertuğrul Günay’ın çömezi Lemi Bilgin” İ.B.B. Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya’ya “Kazmacıbaşı”, Devlet Desteği alan özel tiyatroların tamamını, kabından yemek yiyen bir köpek fotoğrafı kullanarak “Çanak Yalayıcı” olarak aşağılamakta, zımnen tüm tiyatroları hakaret içermek adına “köpek” benzetmesi yapmaktadırlar, yıllarca aynı destekten Bulunmaz Tiyatro’nun da yararlanmış olduğunu ortaya çıkartan Mustafa Demirkanlı’ya, video kaydında “şerefsiz” diyebilen bir anlayışla karşı karşıyayız.
Oyununu engellediğini varsaydığı Tuncer Cücenoğlu’nun “Çığ” oyununu vesile ederek olmadık hakaretler yapabilmekte, OYÇED’i sırf Prof. Özdemir Nutku’yu onur üyesi seçtikleri için Klu Klux Klan örgütüne benzetmekte, üyelerini aşağılamakta ve defalarca tekrarlamakta bir beis görmemektedirler.
Değerli tiyatro insanları Mehmet Akan’a ve Lale Oraloğlu’na ölüm döşeğindeyken sırf dizilerde oynadıkları için hakaret eden Hilmi Bulunmaz, dizilerde oynayan tüm tiyatro insanlarına hakaret etmeyi sürdürmekte, buna karşılık dizi oyuncusu ve yazarı olan arkadaşı Coşkun Büktel’i görmezden gelmeyi ihmal etmemektedir.
Ne yazık ki, “küfür yayıncılığı” olarak özetlenebilecek bu saldırgan tutum karşısında kişi ve kurumların “aman bulaşmayayım” anlayışını fırsat bilen bu şahıslar; aşağılama, hakaret ve küfürlerini sürekli artırmaktadırlar.
Kişiler bunların yazdıklarını önemsemeseler dahi internette onlarca saygın kişi bu sıfatlarla yer almakta ve aramalarda bu saygın kişilere ilişkin bilgiler hakaretamiz ifade ve tanımlamalarla kamuoyunun karşısına çıkmaktadır.
 Biz aşağıda imzası olan kurumlar ve kişiler olarak bu iki şahsı; Coşkun Büktel ve Hüseyin Hilmi Bulunmaz’ı hakaret ve küfürlerinden dolayı kınıyor, ahlâki bir tutum geliştirmeye davet ediyoruz. 



Tiyatromuzda yalnızca "linççiler" yok:




İSTANBUL DT SANATÇISI

HABİBE MERİH ATALAY:



"Bence de Özdemir Nutku artık bu hikayeye bir son vermelidir. Tükürdüğünü yalamak zor gelebilir büyük insanlara. Babalara. Atalara. Ama insan olan insana belki de en yakışanıdır ve hiç de onursuz bir tarafı yoktur.

Şahsen ben böyle bir varsayımda bulunsaydım kanıtlamadan oturmazdım yerimde. Kanıtlayamıyorsam da, çoktan özrümü tüm gazetelerde hatta tam boy olarak yayınlamaktan hiç ama hiç gocunmaz ve çekinmezdim.

Eğer ben Türkiye Tarihinin önemli bir adamı olsaydım ve de adım Özdemir Nutku olsaydı, asla böyle bir polemiğe bu denli çıra taşınmasına da göz yummazdım. Bu saçma sapan kıvılcımı boşyere harlandırmazdım hiç. Tüm çıracılar gibi kendimi de işten çıkartmakta beis görmezdim.

Yazarlar, araştırmacılar, duayenler, virtüözler, bilir kişiler eğer bu örneğimizdeki adil olanın ne olması gerektiğini hala bilemiyorlarsa gerçekten Hilmi Bulunmaz haklıdır. Coşkun Büktel de sonuna kadar savunulmayı hak eder!!"

H.M.A.

FACEBOOK: 26 Nisan, 12:06 

  

İnsandan asla umut kesmemek gerekiyor
1100 LİNÇÇİ ARASINDAN BİLE, VE  BUNCA ZAMAN SONRA BİLE, HÂLÂ "İNSAN" ÇIKABİLİYOR.
Somer Karvan
 

LİNÇ SAYFAMIZDA BİZ DEMİŞTİK Kİ:

GÜYA BÜKTEL VE BULUNMAZ'IN KÜFÜRLERİNE KARŞI "TEMİZ TİYATRO" ADIYLA LANSE EDİLEN BU LİNÇ KAMPANYASINA, BU İFTİRA ALÇAKLIĞINA İMZA VERENLER, BİZİM KÜFÜRBAZ OLDUĞUMUZU DEĞİL, KENDİLERİNİN (EĞER "MAĞDUR" YA DA AKINTIYA KAPILMIŞ BİRER "ZAVALLI" DEĞİLLERSE)"AHMAK YA DA ALÇAK" OLDUKLARINI KANITLIYORLAR!

YUKARIDA ALINTILADIĞIMIZ İFADEMİZİ LİNÇ İMZACILARI SAYFAMIZDA ANCAK BUGÜN OKUDUĞUNU ÖĞRENDİĞİMİZ LİNÇ İMZACISI(?) SOMER KARVAN, TÜRK TİYATROSUNDA (HATTA TÜM TÜRKİYE'DE, BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ ÖLÇÜDE, OLGUN, ADİL, İNSANİ VE SOYLU BİR TEPKİ VERDİ; KARVAN, TÜM LİNÇÇİLERİN TERSİNE, BİZE KIZMAK YERİNE, KENDİNE KIZDI VE BUGÜN (22 Kasım 2010) BİZE (İZNİYLE YAYINLADIĞIMIZ) ŞU MESAJI GÖNDERDİ:

"ÖZÜR
Sayın Büktel,
Sitenizi, dolayısıyla vermekte olduğunuz onur mücadelenizi şu gün ve şu saatte gördüm, maalesef. Linç imzacıları listesinde adımı görünce de çok utandım. Sizden özür diliyorum. Anlamadan, araştırmadan, sırf hocaya destek olsun diye atılmış bir ahmağın imzasıdır.
Saygılarımla...
Somer Karvan"
SAYIN KARVAN'A "ESTAĞFURULLAH!" DİYOR; LİNÇ İMZACILARI ARASINDAKİ "İNSANLARDAN" UMUT KESMEMEK YÖNÜNDE BİZE VERDİĞİ MORAL NEDENİYLE KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDİYOR VE LİNÇÇİLERCE YANILTILMIŞ DİĞER İMZACI "MAĞDURLARA" HAKİKATİ ULAŞTIRABİLMEK İÇİN, DAHA DA ÇOK ÇABA HARCAMAYA SÖZ VERİYORUZ!
Coşkun Büktel / 22 Kasım 2010
facebook sayfamda konuyla ilgili yorumları görmek veya yorum eklemek için, lütfen,





ARŞİV / 13 Eylül 2011

BİR HAYLİ GECİKEREK DE OLSA, (GEÇ OLMASI HİÇ OLMAMASINDAN YEĞDİR) DENİZ ATAM DA, İMZASININ LİNÇ KAMPANYASINA KENDİSİNDEN HABERSİZ ATILDIĞINI AÇIKLADI...


Deniz Atam
 
DENİZ ATAM: "benim boyle bir kampanyaya arayarak yada mail atarak imza vermisligim yoktur..."

İŞTE DENİZ ATAM AÇIKLAMASININ VE BÜKTEL TARAFINDAN ATAM'A VERİLEN CEVABIN TAM METNİ:17 Aralık 2011


DENİZ ATAM: benim boyle bir kampanyaya arayarak yada mail atarak imza vermisligim yoktur... Gereksiz ve fazla uzatılmış bir tartışma olarak görüyorum. Daha önce bu isimlerin çıkarılması icin bir girişimde bulunduk ancak daha sonra tiyatromuzun isminin çıkarıldığını ve kisisel ismimizin kaldığını gördük geri dönüp bu gereksiz konu hakkında efor harcamak ihtiyacı duymadım. Konuyla ilgili yada sizin şahsınız ile ilgili hiçbir yerde hiçbir yazılı yada sözlü bir yorumda bulundugumu da görmemiş sinizdir. Otekilesyirmek, sansurlemek yada linç etmenin benim ile pek ilgili olmayan sözcükler olduğunu beni tanıyan arkadaslarım zaten bilirler. Sizinle boyle bir tanışıklığımız olmadıgı icin boyle yaklaşmanızı anlıyorum ama en azından her zaman bana ulaşıp sorabileceginizi bilmenizi isterim.
COŞKUN BÜKTEL: Sayın Atam;
Bize atılmış iğrenç bir iftira ve linç kampanyası'nın imza listesinde imzanız var. Tiyatronuzun isminin ve tiyatronuz yöneticisi Nazif Uslu'nun şahsi isminin, o listeden çıkarılmış olması, onlara elbette onur kazandıran soylu bir davranış olmuştur. Ama sizin isminiz bugün hâlâ o listede ve siz yıllardır bundan hiç rahatsız değilsiniz. Yukarıdaki cevabınızda yer alan "rahat" ifadeler de zaten, yıllardır süren tavrınızın bugün de geçerli olduğunu belgeliyor. İmzanızın iradeniz dışında o listeye konduğunu ve imzanızın kaldırılmasını istemiş olduğunuzu ilk kez açıklıyorsunuz. Bu, yine de güzel. Ama tavrınız, ne yazık ki, linççilerin gayrı insani ve bencil tavırlarına çok benziyor, hatta sizi onlarla akraba kılıyor.

Örneğin, "Gereksiz ve fazla uzatılmış bir tartışma olarak görüyorum." cümlenizi ele alalım.

Linççilerde, beni en iğrendiren tavır, benim bu tartışmayı gereksiz yere fazla uzattığımı söylemeleri olmuştur.

Siz, bir tek oyun yazmaya 7 yıl harcayacak kadar tutkulu bir yazar değilsiniz. Sizin "Theope"kalitesinde bir eseriniz yok ve asla olmayacak. Siz, lafını sakınmadan yazılmış eleştirilerle dolu iki tane kocaman eleştiri kitabı ne yazdınız ne de (sanırım hayatınız boyunca) yazabileceksiniz. O nedenle,Özdemir Nutku gibi tiyatral iktidarın temsilcilerini ne eleştirdiniz ne de (sanırım hayatınız boyunca) eleştireceksiniz. Bu yüzden, ne Özdemir Nutku ne de başka herhangi bir iftiracı, sizin herhangi bir "eserinize" iftira etmedi, etmeyecek.

Bu durumda, siz hangi hakla, eserine iftira edilen bir yazarın (iftiranın DT video görüntüsüyle belgelenmesine rağmen -Bkz:http://www.coskunbuktel.com/buktelgerizekarehberi.htm) yıllardır hâlâ özür dilemeye bile tenezzül etmeyen, (tersine, özür dilemek yerine, o yazara karşı düzenlenen iftira kampanyasına imza veren, onlarca takma isimli sapığın o yazara saldırmasını destekleyen) iftiracı profesöre karşı mücadelesini"gereksiz ve fazla uzatılmış bir tartışma" olarak nitelersiniz? Bir kere bu bir tartışma değil. Ortada tartışmalı bir durum yok; DT'nin görüntü kaydıyla saptanmış, belgelenmiş, bir suç üstü hali, somut ve sabit bir skandal var. 1100 kişinin, (tiyatral iktidarın en meşhur temsilcisi olan) bu profesörün iftirasına imza vererek iftirayı desteklemesi (ya da destekliyormuş gibi görünmesi ya da böyle görünmesine aldırış etmemesi) sayesinde, çok daha vahim sosyotiyatral boyutlar kazanmış bir skandal, bu...

(Sizi kelimenin gerçek anlamıyla bir sanatçı saysaydım, ilgilenmemek hakkını da tanımazdım ama) siz bu skandalla (benim yazarlık onuruma saldırılmasıyla) ilgilenmemek hakkına elbette sahipsiniz. Ama, linççi iftiracılar, bana yönelik bir iftiranın altına sizin de imzanızı (izninizle veya değil) koymuşlarsa; sizin bu iftirayla ilgilenmemek ya da onu önemsememek hakkınız kalmaz. Siz (bırakın sanatçı olmayı sıradan bir insan olarak bile) ancak kendinize atılan iftiraları önemsememek hakkına sahipsiniz; oysa siz, (hem de sizin imzanız kullanılarak) bana atılan bir iftirayı, hem de hâlâ, bugün bile, önemsemiyor; mevcut şartlarda adi bir iftiracıdan başka bir şey olmadığınız halde, yıllardır mevcut şartları değiştirmek için en küçük bir "efor"harcamadığınız gibi, yıllardır gırtlağınıza kadar gömülmüş olduğunuz linç çukurunda "mağrur" bir eda ile burnunuzu havaya kaldırarak diyorsunuz ki:"bu gereksiz konu hakkında efor harcamak ihtiyacı duymadım."

Öyleyse gene duymasaydınız. Sizin şahsınızı hedef alan şu yukarıdaki üç satırlık yorumumun size efor harcatmasına izin vermeseydiniz. O üç satırda söylediklerim nedir ki, linç imzacıları sayfamda söylediklerimin yanında...? (Bkz:http://coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm)

Son olarak, şunu bir kez daha burada da belirtmiş olayım: Ben, senaryosuna katkı verdiğim "Arka Sıradakiler" dizisi oyuncularından ve beni sevdiğine inandığım Pelin Akil dışında, linççiler listesinde imzasını gördüğüm hiç kimseye ulaşmaya kalkışmadım. Pelin Akil de zaten tam tahmin ettiğim gibi, imzasının listeye konduğundan tamamen habersizmiş ve imzası, "3. Abdülhamid" lakaplı, sansürcü Ertuğrul Timur tarafından izni alınmaksızın oraya konmuş. Pelin, imzasının kendinden habersiz kullanıldığını duyunca, sizin kadar "rahat" davranmadı. Çok sinirlendi ve derhal"efor" harcayıp imzasını listeden derhal sildirdi. Onun iyi bir oyuncu olduğuna daha önce de inanıyordum, ama o davranışı, Pelin'in bence "sanatçı" da olabilecek karaktere sahip olduğunu kanıtlamıştır. Sizin verdiğiniz "rahat" cevabın neyi kanıtladığına ise kendiniz ve okurlar karar versin.

Ben, Pelin Akil'den ya da herhangi bir linççiden imzasını geri çekmesini asla rica etmedim; sayınAtam! Sizden de etmem. O nedenle size ulaşmaya çalışmam. Bu, sizinle linççiler arasında bir sorun. Tabii, bu sorun, sizin için, ancak, eğer gerçekten linççi değilseniz, bir sorun...


TARTIŞMANIN ÖNCESİ İÇİN, BAKINIZ:

http://www.facebook.com/notes/co%C5%9Fkun-b%C3%BCktel/b%C3%BCktelin-deniz-atam-cevabina-cevabi/10150809407885711#!/notes/co%C5%9Fkun-b%C3%BCktel/mimesis-ve-deniz-atam-gibi-lin%C3%A7%C3%A7ilerin-temiz-tiyatro-demesi-lafta-kolayca-m%C3%BCmk%C3%BCn/10150808832925711
BU YAZIYI FACEBOOK'TAKİ ORİJİNAL SAYFASINDA GÖRMEK VE YORUM EKLEMEK İÇİN:







Biz, Coşkun Büktel/Hilmi Bulunmaz, iki kere iki dört gibi somut biçimde kanıtlamadıkça, kimseye iftiracılık gibi iğrenç bir suç isnat edemiyorduk. Vicdanımız buna izin vermiyordu.
Oysa biz (ya da ben Coşkun Büktel) Özdemir Nutku iftirasının mağduru olduğum ve bunu devletin CD kaydıyla güneş gibi apaçık biçimde belgelediğim halde; vandallar, belgelere hiç aldırış etmeden, linç bildirisinde benim (ve Hilmi Bulunmaz'ın)  Özdemir Nutku'ya iftira ettiğimi/zi hiçbir belgeye dayanmaksızın, hiçbir belgeye link vermeksizin, söyleyebiliyorlar. Bakın iftiralarla dolu linç bildirisinde neler "yumurtluyorlar":
Tiyatro İnsanları Olarak, Yayınlarımıza ve Yayıncılarımıza Yönelik; İftira, Karalama, Baskı Altına Alma Girişimlerini Kınıyoruz!
Tiyatro kamuoyunun tanıklık ettiği üzere, oyun ve dizi film yazarıCoşkun Büktel ve internet ortamını hesapsızca kullanan Hüseyin Hilmi Bulunmaz, kişisel site ve bloglarını sistemli aşağılama, hakaret ve küfür aracı olarak kullanarak Türkiye tiyatrosunun kurum ve kişilerine saldırmakta ve rencide etmektedirler. Tiyatro gündemini bu şekilde işgal etmekte, tiyatro ortamında üretimleriyle var olmak yerine intikam duygularını ortaya saçmaktadırlar 
Tiyatromuzun saygın insanı Prof. Özdemir Nutku’yu, DT koordinasyon toplantısında Coşkun Büktel’in eseri gündem yapıldığında, görevi gereği Fransızca yazılmış bir “Theope” ile karşılaştım, Fransızca bilenler karşılaştırsın sözünden yola çıkarak, Sayın Nutku’nun ben kimseyi suçlamadım sadece bir bakılmasını önerdim açıklamasını bile dikkate almadan, akıl almaz karalamalarla uzun süredir rencide etmektedirler.
(...)
Neymiş? "Akıl almaz karalamalar"... Ne demek "karalama"? "İftira" demek. (Bakınız: TDK Türkçe Sözlük.) Yani iftiracı olan, "16. Yüzyıl'da Fransa'da yazılmış Theope diye bir oyun var" dediği CD kaydıyla (ve kendi yazılı itirafıyla) belgeli Özdemir Nutku değilmiş; asıl iftiracı, bu iftiranın üzerine giden benmişim (bizmişiz). Linç bildirgesinde, hiçbir belge göstermeye gerek duymaksızın ve Nutku'nun gerçekte ne dediğini bile okurlara aktarmaksızın, iftiracının Nutku değil de biz (Bulunmaz ve Büktel)  olduğumuzu söylüyorlar. Ve kendileri gibi alçaklardan, ahmaklardan, Salieri komplekslilerden oluşan1100 kişilik bir iftiracı kitlesi, bu iftira bildirisini imzalıyor.




Hiçbir helâ duvarı, "yüzsüz" ve iftiracı sapıkBurak Caney'in (Türkiye Tiyatrolar Birliğitarafından ödül verilen) helâ gibi çift "oo"lu tiyatrooyun sayfalarındaki kadar aşırı bir çirkeflik barındıramaz. (Bakınız: "Burak Caney'in fotoğraf sergisi".) İmza toplayacaksanız, önce "Burak Caney'in fotoğraf sergisi" ne karşı imza toplayın! Orospu çocukları sizi!...

         

Coşkun Büktel  

2 Mart 2008



Coşkun Büktel, kendisinin fotoğrafını bir penisin üzerine yapıştırmış olan takma isimli kalleş sapık Burak Caney'den başka hiç kimseye "orospu çocuğu" dememiştir. Büktel, Burak Caney'e "orospu çocuğu" deyip geçmiş, onu önemsememiş; ama (Burak Caney'e teşekkür etmiş ve Burak Caney yöntemlerine itibar ederek, daha dün, Büktel'in fotoğrafını Nazi bayrağı üstüne yapıştırmış olan) Mustafa Demirkanlı'nın, A. Ertuğrul Timur'un, Özdemir Nutku'nun, Tuncer Cücenoğlu'nun, Üstün Akmen'in (Yani sonradan bugünkü linç kampanyasına da imza atan elebaşıların) açık imzalarıyla yazı yazarak, Burak Caney'e açık destek vermesini ve Türkiye Tiyatrolar Birliği'nin o iğrenç Burak Caney sitesini ödüllendirmesini önemsemiş ve Büktel'e karşı olunca (eğer kendileri bizzat sapığın ta kendisi değilseler) bir sapıkla bile işbirliği etmekten çekinmeyen bu kirli insanları defalarca uyarmıştır.
Bu kirli ittifakın elebaşları, sonunda Bileyci Kurhan'ı (ve imza verdiklerine göre İATP-G'yi de tabii) asimile ederek aralarına katmış; (olayda asıl küfrün Burak Caney tarafından Büktel'e yöneltildiğini ve kendilerinin asıl küfrü açık imzalarıyla desteklediklerini) insanların çoktan unuttuklarına güvenerek, ve çoğu kişinin hakikati bilmediklerine ve bilmek istemeyeceklerine ve bilmeden de imza verebilecek kadar salak olduklarına inanarak; Büktel'e (ve arkadaşı Hilmi Bulunmaz'a) karşı bir linç kampanyası düzenlediler ve mahkemelerin hakaret (küfür) nedeniyle defalarca mahkum ettiği (mahkeme tescilli küfürbaz) Mustafa Demirkanlı tarafından başı çekilen bu linç kampanyasına, bir dezenformasyon harikası(!) olarak, "küfür karşıtı kampanya" adını verdiler ve iftiralarla dolu bir bildiriyi, hakikati "bilmeyen" insanlara ve Büktel'in eleştirilerine maruz kalmış "kuyruk acılılara", "Salieri Komplekslilere" ve hakikati bildikleri halde linç tarikatinin dışında kalmaya cesaret edemeyen zavallılara  imzalatmaya başladılar.
Ama 70 milyon imza toplasalar bile, ben Coşkun Büktel, fotoğrafımı penise yapıştıran sapıklara "orospu çocuğu" demekten; (sapıkları açık imzalarıyla desteklemiş linççileri kınamak yerine, linççilerin iftirafotomontaj ve tehditle yıldırmaya çalıştığı  Büktel'i kınayan) ahmak ya da alçaklara savcı koltuğunda değil, suçlu sandalyesinde oturduklarını hatırlatarak hadlerini bildirmekten asla vazgeçmeyeceğim.
COŞKUN BÜKTEL


BÜKTEL VE BULUNMAZ'A KARŞI KİRLİ İTTİFAK


2. "Yaşasın Sansür" başlığının mucidi "3. Abdülhamid" lakaplı, Burak Caney destekçisi A. Ertuğrul Timur

3. Beğenmediği kişileri "bıçakları biliyoruz" diye tehdit etmeyi küfür saymayan "Bileyci" Ömer F. Kurhan

4.  "Bileyci"nin dümen suyunu izleyen "Bileyciler tarikati" İATP-G


BU KİRLİ İTTİFAKIN TEMİZ TİYATRO" ADINA BAŞLATTIĞI "KÜFÜR KARŞITLIĞI KİSVESİ ALTINDAKİ" LİNÇ KAMPANYASINA ALET OLAN/İMZA ATAN 1100 KİŞİ

(BURAK CANEY ADLI TAKMA İSİMLİ SAPIK YA DA SAPIKLARIN KALLEŞ SALDIRILARINA KARŞI KENDİLERİNİ  SAVUNMAKTAN VE TÜRK TİYATROSUNUN SKANDALLARINI KORKUSUZCA TEŞHİR EDEN BİRİCİK İNSANLAR OLMAKTAN BAŞKA SUÇU BULUNMAYAN) BÜKTEL İLE BULUNMAZ'I "KÜFÜRBAZ" İLAN ETMİŞ...

...VE BÖYLECE ASIL KÜFÜRBAZLARIN (YANİ BURAK CANEY SAPIĞINI AÇIK İSİMLERİYLE DESTEKLEMİŞ DEMİRKANLI İLE TİMUR'UN VE TEHDİTKAR "BİLEYCİ" KURHAN'IN) TUZAĞINA VE SUÇLU KONUMUNA DÜŞTÜLER.

BU 1100 KİŞİ İÇİNDE 4 KATEGORİDEN İNSANLAR BULUNUYOR:

1. "OLAYIN İÇ YÜZÜNDEN HABERSİZ MAĞDURLAR",
2. "OLAYIN İÇ YÜZÜNÜ ÖĞRENMEYİ GEREKSİNMEDEN LİNÇE İMZA VEREN SALAKLAR",
3. "OLAYIN İÇ YÜZÜNÜ BİLE BİLE İMZA VEREN KUYRUK ACILI YA DA SALIERİ KOMPLEKSLİ ALÇAKLAR"
4. "LİNÇ TARİKATİNİN DIŞINDA KALMAYA CESARET EDEMEYEN ZAVALLILAR"


İŞTE BÜKTEL VE BULUNMAZ'I KÜFÜRBAZ İLAN EDEN VANDALLARIN LİNÇ LİSTESİNDE
İMZASI KİRLETİLEN MAĞDURLAR
VE İMZASINI KİRLETEN AHMAK YA DA ALÇAKLAR;

İŞTE O 1100 İMZA:

.
NOT: Aşağıdaki listede, bize tanıdık gelen isimleri, kolayca fark edilebilsinler diye kırmızı harflerle belirttik. "Kuyruk acılı" ve Salieri kompleksli" isimleri, kuyruk acısına yol açan yazılarımıza linklemek için ayrıca mesai harcayacak ve linklediğimiz her ismi  maviye dönüştüreceğiz. Böylece, "olayın iç yüzünden habersiz mağdurlar" ve "olayın iç yüzünü öğrenmeye gerek duymayan salaklar" kimlerin hesaplarına alet olduklarını, kimlerin iğrenç planlarının parçası haline geldiklerini ve kimlerin hangi kuyruk acıları yüzünden imza verdiğini daha iyi kavrayacaklar.

Ama tüm linkleri bir günde tamamlamamız elbette beklenmemeli.



A.Şamil Şaşoğlu
Abdullah Özgenç
Abdullah UYAN
Adem Dursun
Adnan Tönel
Ahmet Akdeniz
Ahmet Ayaz Yılmaz
Ahmet Çınar
Ahmet Doğruyol
Ahmet Eryılmaz
Ahmet gedik
Ahmet Keklik
Ahmet Kurt
Ahmet Orhan
Ahmet Şenkardeşler
Ahmet Ünen
ahmet yöney
Ahu Gül Özkan
Ahu Sila Bayer
Akçağ emrah gel
Alev Necile Dinç
Alev Parlak
Ali Adana
Ali can
Ali Candar
Ali Ersan Karadeniz
Ali Hakan Beşen
Ali İhsan Özdemir
Ali Karnap
Ali Kırkar
Ali Lie
Ali Özgür
Ali Rıza Ünal
Ali Saysel
Ali Sercan Balcıoğlu
Ali şendağ
Ali Üstün
Ali Yalçıner
Alihan Bozkurt
Alişan Akpınar
Alpaslan Kılıç
Alper Akdeniz
Alper Kahraman
Altan Erdoğan
Anıl Aksoy
Anıl Ayvalıoğlu
Anıl Baysal
Arda Karapınar
Doç. Dr. Arda Saygılı
Arda Uğurlu
Arif Akkaya
Arif Coşkun
Arkın Gelenbe
Artunç Yavuz
Arzu Sevinç
Aslan Aksakal
Aslı Burcu Ok
Aslı Can Kortan
Aslı Nişancı
Aslihan Beyan
Asmin N. Singez
Ata Tamer
atalay göktaş
Atda Uğurlu
Atıl Ünal
Atıl Yavuzerler
atsız karaduman
Ayca Günaydın
Aycan Acar
Aycan Aluçlu
Ayça Altıparmak
Aydan Kalınağa
Aydan Saraç
Ayfer Uzun
Ayhan Bekdemir
Ayhan Sağlam
Aykut İğdeli
Ayla Akay
Ayla kaya
Aylin Eren
Aylin Kalınağa Bayrakoğlu
Aysel Kurhan
Aysel Küçükoğlu
Aysel Yıldırım
Ayşan Sönmez
Ayşe Boyacıoğlu
Ayşe Kilimci
Ayşe Lebriz Berkem
Ayşe Müge Gerdan
Ayşe Pelin Gün
Ayşegül Akbulut
Ayşegül Baydız
Ayşegül Sübütay Tınay
aytac balkan
Aytekin Altunöz
Aytekin Kubat
Ayten Ayrancı
Ayten Sönmez
Aytül Yılmaz Liman
Ayza Ribar Türkoğlu
Azade Diykan
Azade Küçükaycan
Aziz öktem
Aziz Sezgin
B.Seçkin Kaymaz
Bahadır İpek
Bahadır Öziri
Bahar Başar
Banu Açıkdeniz
Banu Kaya
Banu Şener
Banu Taban
baran barani
Baran Sahin
Barış Bayram
Barış Dodanlıoğlu
barış sefer gemicioğlu
Barış Sezgin
Baris Avci
Baris Can Erol
Baris Güney
Bariş Bayır
Başak Doğan
Begüm Aydın
Begüm Erbaş
Beki Haleva
Bengi Heval Öz
Bengü Özer
Beran Soysal
Berat Çakıcı
berfin saklica
Berk Paçalman
Berk Samur
Berna Kurt
Berrak Karaoğlu
Berrak Yüce
Berrin Yuce
Bersi Yetkin
Besime Şahin
beste özen
Betul Cakaloglu
Betül Aguş
Betül Kaya
Beyti Engin
Beyza Gümüş
Beyza Simay Özbaş
Bilal Akar
bilal akçay
Bilal Temur
Bilge Emin
Birgül Serçe
Birol Topal
Birsel Uzma
Bora Gerem
Bora Kılıç
Buket Karabaş
Burak Akyunak
Burak Kılıç
Burak Korucu
Burak Körün
Burak Üzümkesici
Burak Yavas
Burcu Altınok Parlak
Burcu Arıbilginç
Burcu Burhan
Burcu Matkaya
burcu tokat
Burcu Uğur
Burcu Yankın
Burcu Yıldız
Burçak Bayrak
burçin akyüz
burçin çakmak
burhan hasdemir
Buse Burcu Şayir
Bülent İpek
Bülent Sezgin
büşra nur atasoy
Cafer Kutru
Cagri Karagozoglu
Cahit Yücel Boran
Can Erdoğan
Can Ertuğrul
Can Esendal
Can Girgin
Can öngel
Can Selmun
Can Yılmaz
Canan Kesebir
Canan Kırımsoy
Canan Tanır
Candan Yazıcı
caner kızgın
Cansu Bakar
cansu fırıncı
Cansu Şipal
Cantekin BUYRUK
cavit bezek
Celal Hikmet
Cem Bayraktar
Cem Düzova
Cem Kaynar
Cem Kenar
Cem Malkoç
cem tanır
Cem Uras
cemal Demirkanlı
cemil atik
Cenap SUİÇMEZ
Cenap Tuncer
Cenk ŞENGÜL
Ceren Bekdemir
Ceren Gülbudak
Ceren Ozcan
Ceyhun Becerikli
cigdem cangül
Cigdem Erken
Cihan Bıkmaz
Cihan Sönmez
Civan Geçgil
Coşkun Kırımlı
Cüneyit Dyrna
Cüneyt Erkmen Özbayır
Cüneyt İngiz
Cüneyt Yalaz
Cüneyt Yavuz
çağdaş dudu
Çağıl İvak
Çağrı Karagözoğlu
ÇAYAN ARIKAN
Çelik Bilge
çiğdem aydemir
Çiğdem Erken
Çiğdem Genç
Çiğdem Yumurtacı
D.pelin sakın
Damla Cangül
Demet Genç Demirbilek
Deniz Atam (Bu listeye adının kendisinden habersiz olarak konduğunu ve çıkarılması yönündeki uyarısına aldırılmadığını açıkladı: TIKLAYINIZ!)
Deniz Aydın
Deniz Demirkanlı
Deniz Ezer
Deniz Kaptan
deniz nihan aktan
Deniz Nurşen Çelikbilek
Deniz Özen
deniz yılmaz
Derya Aslan
Derya Çelik
Derya Duyuler
Derya SAĞLAM
Devrim Sorrell Yaralioglu
Didem Bektaş
Didem Ertem
Didem Güneş
didem karanfil
Didem Telli
Dikmen Seymen
Dila Okuş
Dilara Çapur
Dilara Su Benlisoy
Dilek Altuntaş
Dilek Çakır
Dilek Kanak
Dilek Salan Çakır
Dilek Şimşir
Dilek Tekintaş
Dilek Türker
Dilek Yücel Zeybek
Diler Özer
Dincay kat
Doruk Kemal Kaplan
duygu atay
duygu Aydın
Duygu Çavdar
Duygu Dalyanoğlu
Duygu Doğan
Duygu Eser
Duygu Gülçiçeği
Duygu Koçak
Duygu Uzun
Duygu Yurukce
Ebru Ak
Ebru Kaya
Ebru Keskin
Ebru Köseoğlu
Ebru Kuruoğlu
Ebru Nalbant
Ebru Saçar
Ebru Sakarya
ebru sefer
Ebru Seyhan
Ece Baktıaya
Ece Ekinci
Ece Turkmut
Ecem Eren
Ecem Gelenbe
Eda Atalay
Edip Deder
Ege IŞIK
Ege Olgaç
Ege Seçkin
egemen kaymakcı
Ekin Güler
Ekin Kaplan
Ekmel Bircan
ekrem kocaçal
Elif Akgül
Elif Akman
Elif Çetinkaya
Elif Erol
Elif Kaptan
Elif Sözen
Elvin Eroğlu
EMEL GÜLCAN
Emin Ayhan
Emine Melike Şen
Emine Rençber
Emine Varol Güneş
Emrah Kırımsoy
Emrah Koyuncu
Emre Aygün
Emre Ersezer
Emre Koç
Emre Konuk
Emre SAKA
Emre Şen
EmreŞen
Ender Sanal
Ender SERİN
Engin ARPA
Engin Can
Engin Özsayın
Enis Bakışkan
Eraslan Sağlam
erçin sıcakkan
Erdağ Yenel
Erdal İbrahim Kantarcı
Erdal Yenice
Erdi Inci
Erdinç Üçüncüoğlu
Erdogan VAROL
Erfan Cantepe
Erhan Gökgücü
Erhan Sağ
Erhan Tığlı
Erk Bilgiç
Erkal Balaman
ERKAN AYTEMUR
Erkan Mehmet Aşkın
Erkan Öztürk
Erkin Akbulut
Erkin Öztok
Erman Duyar
Ersin Umulu
Ersoy Özdem
Ertan Akman
Ertuğrul Oruç
Ertuğrul Timur
Esen Şahin
Eser Dilsöz
Esin Kocatürk
Esin Yüksel
Esra Aşan
Esra Ergin
esra inal
Esra Kirez
Esra SEVGİ
Esra Topçu Albayrak
Eşref Seyitoğlu
Evin Kum
Evren Babayiğit
Evren Bay
Evren Erler
Evren Özcan
Evrim Aksoy Yönlü
Evrim Yağbasan
Eyüp Zafer Tural
Ezgi Aktan
Ezgi Ay
Ezgi Besen
Ezgi Dalaslan
Ezgi Deniz Alpan
Ezgi Dilan Ustaoğlu
Ezgi Gülsen Yaylı
Ezgi Metin
Fadime Yılmaz
Fahriye Dinçer
Faize Çelikırmak
Fatih Koyuncu
Fatih Murat Teke
Fatih Ölekli
Fatma Çölkesen
Fatma Kabaoğlu
Fatma Şen
Fatma Tezel
Fatoş Duran
Fatoş Karadoğan
Fatoş Watkins
Fehmiye Çelik
ferhat güneş
Feridun Kaykı
Feryal Çınaklı
Feryal Öney
Fırat Akbaş
Fırat Babatonguz
Fırat Güllü
Figen Gürsoy Kahraman
Figen İtarcı
Figen Paslı
Filiz Parlak
Fuat Çiyiltepe
Fulya Peker
Funda Çetintaş
funda karakus
Funda Köseoğlu
furkan ak
Furkan Akdag
Galip Uyar
Gamze Celik
Gamze Doğan
Gamze Yapıcı Can
gaye gok
Genco Demirer
Genco Erkal
Gılman Kahyaoğlu Peremeci
Gizem Akkaya
Gizem Kurtsoy
Gizem Yücel
Gonca İli
Gorkem Cetinalp
Gökay Genç
gökay yener
Gökçe Ipek
Gökçen Cavga
Gökhan Akçura
Gökhan Gökçen
Gökhan Kocaoğlu
Gökhan Subaşı
Gözde Yıldırm
Gulay Ayyildiz Yigitcan
Gül Çörüş
Gül Fulya Akyol
Gül Kem
Gülay Bakışkan
gülbeyaz sert
Gülcan Küçük
Gülen Ipek Abali
Gülfer Danışman


Gülhan Avşar Demirkanlı

Tiyatro... Tiyatro... Dergisi

Gülhan Kadim
Güllü Taşkıran
Gülsen Özbekar
Günay Ertekin
güneş kozal
Gürol Tonbul
H. Can Utku
Hadiye Cangökçe
hakan balkan
Hakan Gerçek
Hakan Gürel
Hakan Inci
Hakan İnci
Hakan Kabadayı
Hakan Karlıdağ
Hakan Mörek
Hakan Öztop
Hakan Uyanık
Hale Can Okşit
Halil Sahan
Halil Vardar
Halis Tekel
Haluk Işık
Handan Koç
Hande Ozelsancak
Hanife Benzer
Hanife Burun
Hanife Ser
Harika Derya Erten
Harun Silahsizoglu
Hasan Anamur
Hasan Baki Pilavci
Hasan Bayrak
Prof. Dr. Hasan Erkek
Hasan Göktaş
Hasan Hüseyin Karabağ
hasan kemal özgedik
Hasan Köse
Hatice Koçak
Hatice Yaşar
Hazan Töre Dönmez
Hekîm Kılıç
Hikmet Giresunlu
Hilal Uzgaş
Hilal Yüzüak
Hilmi Atıl Ünal
Huseyin Oksit
Huseyin Ozsut
Hülya Genç
Hülya Gezer
Hülya İnce Coşkuner
Prof.Dr.Hülya Nutku
Hüseyin Demir
Hüseyin Köroğlu
Hüseyin Özpınar
Hüseyin Uzman
hüsnü şimşek
Ibrahim Keskin
Ibrahim Pamir
Ilke Ugur
Ilker Aslan
Ilker Nedim Sahin
Inci Bademsoy
Ipek Gucel
Irfan Yalcin
Isa Karsli
Isil Yasar
Iskender Bagcilar
Ismail Dündar
Ismail kaplan
Ismail Kurt
Işıl Z. Karaalp Tangör
Işın Buzcu
Izlen Idil
Izzeddin çalışlar (Adının kampanyaya kendisinden habersiz olarak eklendiğini açıkladı. TIKLAYINIZ!)
İbrahim Keskin
İbrahim Odak
ibrahim yurtsever
ihsan bengier
ihsan özçıtak
İhsan Ustaoğlu (ADININ KENDİSİNDEN HABERSİZ KULLANILDIĞINI AÇIKLADI)
İlhan İnan
İlkay Civelek
İlkcan Burak Urans
İlke Kızmaz
İlke Uğur
İlke Yalçın
ilkem balseçen
İlker Aslan
ilker canlı
İlker Erdoğan
ilker yasin keskin
ilknur öncü
İlkyaz Şenkul
İnci Bademsoy
İpek Abalı
irem az
İrem Dilaver
İrfan Demir
isa karslı
İsmail Can Törtop
ismail dündar
İsmail Kurt
İsra Özsalar
İsrafil Demir
Jack Napier
kaan birkes
Kaan Erkam
kadir çıtak
Kadir Tolga Dönmez
kadri özaldıkaçtı
Kağan Yazıcıoğlu
Kamer Yıldız
Kamil Gürsoy
Kaya Tokmakçıoğlu
Kemal Aydoğan
Kemal Kocatürk
Kemal Sağlam
Kenan Işık
Kenan Yeniceli
Kerem Dutçu
Kerem Kurdoglu
Kerem Rızvanoğlu
Kerem Yıldız
Kerim Dündar
Keyif Marmaris
Kezban Karakoca
Kıvanç Koca
Kirkor Sar
Kubra Tektas
Kutay Kalınlı
Kutay Kunt
Kübra Ayçiçek
Kübra Tektaş
Kübra Üner
Leman Yılmaz
Leman Yurtsever
levent can
Levent Çağlayan
Levent Gülten
Levent Soy
Leyla Ekici
M. Ergün Işıldar
M.Birtan Altan
Mahiye Morgül
Mahmut Hazım Kısakürek
Maral Usta
Mehmet Açıkalın
Mehmet Açıksözlü
mehmet ali kaptanlar
Mehmet Ali Yılmaz
Mehmet Bozkır
Mehmet Can Ağlaç
mehmet cemil sağbaş
Mehmet Doğru
Mehmet Erdemli
mehmet ergen
Mehmet Fatih Ölekli
Mehmet Isik
Mehmet Kurt
Mehmet Maraba
Mehmet Mustafa Nilüfer
Mehmet Nihat Sönmez
Mehmet Nurkut İlhan
Mehmet Okur
Mehmet Özveren
Mehmet Selin Sağdıç
Mehmet ŞAHAN
Mehmet Tekkanat
Mehmet Üstün
Melih Atalay (DİKKAT: Bu linççinin Habibe Merih Atalay'la karıştırılması, tiyatro "sanatçısı" Habibe Merih Atalay'a büyük hakaret olur.)
Melih Barsbey
Melih Gündüz
Melike şen
Melis görür
Melisa İclal Yamanarda
Meltem Aravi
Meltem Cengiz
meltem erdoğan
Meltem Evcioğlu
Meltem Keskin
Meral alsan özkalafat
Meral Taşkıran
Mert Ateş
Mert Kocadayı
Merve Ceyhan
Merve Danış
Merve İş
Merve Özhan
Merve Sağlam
Mesut Gökdai
Mete Cantekin
Metin Boran
metîn fidel kılıç
Metin Göksel
Metin Uzun
Mısra Alasya
Mim Mel
Mine Koçak
Miraç Bayramoğlu
Mirza Metin
muammer yılmaz
Muhammed Kürşad Dursun
Muhsin Kayar
Murat Akdağ
Murat Atak
Murat Ay
Murat Aygen
Murat Beşer
Murat Cengiz
Murat Cinar
Murat Demir
Murat Karapınar
Murat Karasu
Murat Kemaloğlu
Murat Yıldız
Mustafa Akyol
Mustafa aydın
Mustafa caner aslan
Mustafa Cinar
Mustafa ÇINAR
Mustafa Demirkanlı
Mustafa Deniz
Mustafa Kalkan
Mustafa Necmi Erguc
Mustafa Onur Sezgin
Mustafa Sekmen
Mustafa Sırkıntı
Mustafa Tarık Albayrak
Mustafa Yıldız
mücahit can
Müge Bentürk
Müge Denizhan
Müge Kıraner
Müge uyar
Müjde Yılmaz
Nail Özturk
Nalan Balcı
Nalan Güner
Nalan Özübek
narin cengiz
naşit özcan
Nazan Saner
Nazlı Çabadağ
Nazlı Kar
Nebi Altaylar
Necati Sentürk
Necdet Hasgül
Necla Ulusan
Nergul Tuncay
Nermin Sezgin
Neslihan Çakıroğlu
neslihan sefer
Neslihan Sözer
Neslihan Taviloğlu
Neslihan Zeynep Çardaklı
Nesrin Cavadzade
Nesrin Hacılar
Nesrin Serizli
Nevzat Eser
Nihal Albayrak
Nihal Kaplangı
nihal kuyumcu
Nihal Türksever
Nihan Acar
Nil Soykan
Nilay Çıtak
Nilay Şenol Akçay
Nilgun Kurt
Nilgün Ilgıcıoğlu
Nilperi Şahinkaya
Niyazi Aksoy
Noyan Ayturan
Nur BALKAN
nur şahiner
Nuran İnce Ustaoğlu
Nuray Sevindik
Nurcan Sürer
Nurdan Kalınağa
Nurdan Sayin
Nurgül Açık
Nurgül Bülbül
Nurgül Şuakar Şahin
Nurhan Akbıyık
Prof.Dr. Nurhan TEKEREK
Nurseda Altınkaynak
Nursel Atabey
nurten yıldırımlar
Oğuz Susam
Omer Ongun
Omur Kurum
Onay Durgun
Onur Durmuşoğlu
Onur Günay
Onur Kahraman
Onur Kocatürk
Onur Turgut
Onur Ümit
Onur Yıldırım
Orçun Masatçı
Orhan Aydın
Orhan Deniz
Orhan Günay
Orhan Kurtuldu
Osman Bilal Güleryüz
Osman Sarıçiçek
Osman Wöber
Oya Bardakçı
Oya Dinçer Durmuş
Oya Yılmaz
Oyku Tumer
Oylun Öğütken
Ozan Ergin
Ozan Hafızoğlu
Ozdemir Nutku
Ozlem Pehlivaner
Ömer Ağlar
Ömer Faruk Kıpırtı
Ömer Faruk Kurhan
Ömer Ongun
Ömer Özdinç
Ömer Öztürkmen
ömür Sabuncuoğlu
önder abbasoglu
Önder Engindeniz
Öykü Gürpınar
Öykü Şahin
Ozdemir Nutku (2. kez)
Özge Bektaş
özge Eren
Özge Kabaca
Özge Sever
Özgül Akıncı
Özgün Kaplama
Özgür DURAN
Özgür Eren
Özgür Işık
Özgür 'Martin
Özgür Ötüş
Özgürol Öztürk
özlem akdoğan
Özlem Aslan
Doç. Dr. Özlem Barutçu
Özlem BuluttekinN
Özlem Dönder
özlem gündüzkanat
özlem güveli türker
Özlem Köse Ünlü
Özlem Özdemir
Özlem Öztürkmen
Özlem Sağlam
özlem Toker özker
Özlem Yazıcı
Pelin Belek
Pelin Çoban
Pelin Sağlam
Pelin Ulusoy
Pervin Okur
Pınar Aksoy
Pınar Alev
Pınar Demiral
Pınar Erol
Pınar Gümüş
pınar gün
Pınar Gündoğdu
Pınar Karaman
pınar ozkul
Pınar Tümer
Pinar Ozkul
Piri Kaymakçıoğlu
R.Berker Enhoş
R.Onur Duru
Ragıp Ertuğrul
Ragıp İncesağır
Rahime Albayrak Yamaner
Rana Arıbaş
Rana Erkiner
Rasim Korkut
Reha Özcan
Resat Kutucular
Reyhan Beler
Reyhan Erdogan
Rıza sandalcı
Rojda meryem cengiz
Rojhat Eşin
Rumeysa Çamdereli
Ruşen Hatipoğlu
Saadet Şayir Kaleli
Sabiha Topallar
Sabire Yılmaz
Sabri Ejder öziç
SadettinMutlu
Sadi Sönmez
Saim Saban
Saim Tokaçoğlu
Salih Gürkan Çakar
Salih Topcuoglu
Salih Yılmaz
Salim Dörtcan
Samet Çalışkan
Samet Derince
Samet Tamer
Saniye Demirel
Sanlı Baykent
Sauvi Paydaş
Savaş Aykılıç (Linç kampanyasına imza vermekle hata ve haksızlık ettiğini, yanılgısını düzeltmek için kampanyadan imzasını çektiğini açıkladı) 
Saynur Dağlı
Sebnem Akyuz
Seckin Taskin
Seçkin Aybar
seda hayal
Seda Kaya
Seda Özdayı
Seda Turkmen
Seda Yürük
Sedat Yılmaz
sedef güneş
Selahattin Yildiz
Selçuk Hasanoğlu
Selda Öztürk
Selda Serifsoy-Cakar
Selen Gül
Selin Aydınoğlu
Selin Girit
Selin Şenol
Selma Karahan
Selver Alagoz Kilicaslan
Sema Merve İŞ
semih togay
Semiha Tohma
Semire Bayık
semra uygun
Sena Caner
sena çelik
Sena Çerçi
Senem Akçakaya
Senem Döner
Senem Han
Senem Kara
Sera Keskin
Serap Demirkan
Sercan Gidisoglu
Sercan Güvenç
Sercan Taş
Serdar Albayrak
Serdar Gökhan
Serdar Gökhan Hakan Inci
Serdar Kurt
Serhan Genç
Serhan Şimşek
Serhat Deniz
Serhat Kurtuluş
Serhat Yiğit
serkan baştuğ
Serkan Erdoğan
Serkan Öztürk
Serkan Şanli
Serkan Tınmaz
Sermet Yeşil
Serpil Boydak
Serpil Güven
Seteney Koz
Sevda Yaman
Sevgi Karamık
sevgi ruhsar karacan
Sevi Yılmaz
Sevilay Saral
Sevket Kiziltan
Seyfi Erol
Seyhan Erozcelik
Sezai Bakıştan
Sezin Gündoğan
Sıla İlyasoğulları
Sibel Akçay Ergül
Sibel POLAT USLU
Sila Karan
Sima Ertem
Sinan Kaya
Sinan özer
Sinem Cano
Sinem Kahraman
Sinem Keleş
Sinem Silay
Sinem Yavuzdemir
Somer Karvan (Meselenin aslını öğrenince, "bir ahmağın imzasıdır" diye nitelediği imzasını geri çekti.)
Soner Akçay
Soner Küçükemirler
Soner özenç Ilhan
Songül Destegül
Songül Tuncalı
Songül Yücel
Suat Başkır
Suayb Aydin
Sultan Kaleli
Sultan Örenkaya
Süheyla Gürkan
Süleyman Şekercioğlu
Şaha Elif Ergin
Şale Türkeli
Şebnem Akyüz
şebnem Atılgan
Şebnem Köstem
Şebnem Nazlı Karalı
Şenay Çelik
Şenay Karaman
Şenay Kirazlı
şenol şahin
Şevket Kızıltan
Şeyda Kaplanoğlu
Şeyma Taşdemir
şirin özgün
Şuayb Aydın
Şule Kocaçınar
tacim ovayolu
Tamer Levent
Tamer Özşeker
Tamer Serkan Subaşı
Taner Koçak
taner olçum
Tanju Gündüzalp
Tarık Günhan
Tarık Şerbetçioğlu
Tarkan Karakoyun
Tarkan Sarısoy
Tayfun Kurt
Tayfun Malkoç
Taylan Sengul
Taylan Tosun
Tevrat Kuvancı
Timuçin Haliloğlu
Timuçin Savaş
Tolga Aşkın Aray
Tolga Yeter
Tolgahan Cogulu
Toygar Tapkan
Tuba Göksel
tuba uzumkesici
Tufan Gündüzalp
tugay kartal
Tugce Cuhadaroglu
Tuğba Kaleli
Tuğba Tamurtaş
Tuğba Yılmaz
Tuğçe Erçetin
Tuğçe Kanbur
Tuna Güngör
Tuna Koçak
Tuncay GÜREL
Tuncay Özinel
Tuncer Cücenoğlu
Tülay Bilgin
Tülay yılmaz
Tülin ebcioğlu
Türkan Aktoprak
Türker Egemen Keskin
Ufuk Bayrak
Ufuk Gönüllü
Ufuk Kayrak
Ufuk Ziya Bayrak
Ugur Balik
Uğur Altun
Uğur Kaya
Uğur Öztürkmen
Uğur Senay
Uğur Şahin Tağı
Uğur Uzunel
Ulaş Doğan
Uluç Esen
Umut Ateş
Umut Ayanoğlu
umut toprak
Umut Vardarlı
Unal Algin
Ülker Uncu
ümit baran
ümit güleç
Ümit Kireççi
Ümran İnceoğlu
Üstün Akmen
Vahit Çakmakçı
Vecihi Ofluoğlu
Vedat Akguner
Vedat Gültekin
vedat yıldırım
Vedat Zar
Vehbi Arslan
Veli Alp Yavuz
Verda Eylül Varan
Veysel Şükrü Alankaya
Vildan Bayram
Vildan Özer
Volkan Birsen
volkan kaplan
Volkan Taha Şeker
Vuslat Taş
Y. Ozan Say
Y. Teoman Serinkaya
yakup dal
Yasemin Kılıç
Yasin Okun
Yaşam Kaya
Yavuz Sepetci
Yeliz Gerçek
Yener Acar
Yeşim Akar Özdemir
Yeşim Artvinli
Yeşim Çağlar
yeşim GÜLEN
Yeşim Gündoğdu
Yeşim Ulusan
yıldız çıplak
Yıldız Yılmaz
Yıldız Yılmaz Agırpha
Yılmaz Eyidogan
Yiğit Sertdemir
Yiğit Tuncay
Yildiz Akbiyik
yonca ginyol
Yunus Emre
Yunus Karakus
Yunus özerdem
Prof. Dr. Yusuf Eradam
Yurdagül Yurtseven
Yurdan Akbin
Yusuf Öz
Yusuf Temiz
Yücel Erten
Zafer Gecegörür
Zarin Serhat
Zehra Özdemir
Zeki Yıldırım
Zeki Yılmaz
Zeynep ADIGÜZEL
Zeynep Aslıhan İşcan
Zeynep Başar
Zeynep Dokur
Zeynep Ecem Piyale
Zeynep Görpe
Zeynep Kutluata
zeynep nur
Zeynep Okan
Zeynep Onarlı
Zeynep Saral Pehlivan
Zeynep Ünal
Zeynep Yavuzdemir
Zîlan Kaki
Zuleyha Cubuk
Zuleyha Demirok
Zülal Arslan
Zümre Demir



Taa Haziran 2001'de
BÜKTEL DEMİŞTİ Kİ:

Sanatçılar, kimseden talep beklemezler. Satış garantisi istemezler. Yarattıkları şeye talep yok diye şikayet etmezler. Talep yok diye, yaratmaktan vazgeçmezler. Yaratmak için kimseden izin istemedikleri gibi, yarattıkları şeyi umursamaya da kimseyi mecbur bilmezler. Umursanmak isterler, ama, umursanmak için tedbir almayı, eserini varolan talebe uygun biçimde tasarlamayı veya talebe göre “revizyon” yapmayı, reddederler. Bir sanatçı, kendi doğrusu neyse, ne yapması gerektiğine inanıyorsa, “onu” yapar. Yapması gerektiği gibi yapar. Ödünsüz yapar. Toplumcu bile olsa, (topluma ille karşı çıkmayı marifet saymaz ama) toplumun nabzına göre şerbet vermeyi utanç sayar. Toplum tarafından onaylanmayı (hatta) alkışlanmayı ister ama, gerekiyorsa (gerektiğine inanıyorsa) toplum tarafından lanetlenmeyi göze alır. Topluma söylemeye gerçekten değer bir sözü olan sanatçı, “politik davranmaya” tenezzül etmeden, toplumun tepkisinin ne olacağına kafa yormadan; söylemek zorunda olduğu şeyi “dosdoğru” söyler. Söylemekle yetinmeyerek, ortaya bir laf atıp kenara çekilmeyerek, sözünü piç gibi terk etmeyerek, sözünün eri olur. Karşı çıkan, hesap soran herkese karşı, göğsünü gere gere, sözünü savunur. Sözünü sakınmaz; ortam uygun mu, toplum buna hazır mı, birileri bana kızar mı? diye sormaz. Kazanç ya da kayıp hesaplaması yapmaz. Piyasayı kollamaz.


"Sürüden" ayrılmaktansa iftiralarla dolu linç bildirisi altına imza atmayı tercih ederek, seyirciye "samimi" bir şey söyleme şansını ebediyen kaybetmiş güya tiyatro(?) toplulukları:

Absurdtheater
Adana Sanat Tiyatrosu
Altıdan Sonra Tiyatro
Atölye Tiyatro Topluluğu
Bartın Bölge Tiyatrosu
Bartın Sanat Tiyatrosu
BGST Dansçıları
BGST Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu
Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları
BÜFK Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü
Derme Tiyatro
Destartiyatro
Dostlar Tiyatrosu
Ege Sanat Atölyesi 
Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğu
Gaf Tiyatro
İÜ EAT Deneysel Sahne
Kızıltepe Belediye Tiyatrosu 
Maan Performans Sahnesi
Mavi Sanat Atolyeleri
Mavi Uçurtma Komedi Tiyatrosu
Medea Güzel Sanatlar
Oda Tiyatrosu
Oyun Atölyesi
Oyuncular Birliği Sahnesi
Samsun Düşevi Oyuncuları
Sıcakkan Sanat Merkezi
Talimhane Tiyatrosu
Taşkışla Sahnesi
Tuncay Özinel Tiyatrosu
Tiyatro Açıkça
Tiyatro Ayna
Tiyatro Akkaş
Tiyatro Alkış
Tiyatro Boğaziçi
Tiyatro Gerçek
Tiyatro Mie
Tiyatro V.A.T.T. 
Tiyatro Z 
Yenikapı Tiyatro
Yenişehir Tiyatrosu Altan Erkekli Sahnesi
Zeytinburnu Halk Sahnesi.



BİZDEN NİYE NEFRET EDİYORLAR? 
 ÇÜNKÜ BİZ DİYORUZ Kİ:
 (...) Dolayısıyla, aşağıda yayınladığımız yorumunda, Koçak'ları "Tiyatro Buluşması"na (buluşmayı sabote etsinler diye) bizim (yani Büktel ve Bulunmaz'ın) gönderdiğini hiçbir kanıta dayanmaksızın öne sürebilen "yorumcu" Metin Şenocak (Burak Caney?) herhalde, iftiracı Özdemir Nutku'dan feyz ya da ilham almış olmalı. Biz Koçak'ları "Tiyatro Buluşması"na şu ya da bu amaçla göndermediğimizi kanıtlamak zorunda değiliz. Ama Şenocak (Burak Caney?) onları bizim gönderdiğimizi kanıtlamak "zorunda"... Çünkü, yazılarımda defalarca tekrarlamak zorunda kaldığım evrensel bir hukuk kuralı var: "Suçu ispat yükü, suçlayana aittir." Yani bir suçlamada bulunup da, karşı tarafa "hadi suçsuzluğunu kanıtla!" diyemezsiniz. Hiç kimse suçsuzluğunu kanıtlamak zorunda değildir. Suçsuzluk değil, "suç" kanıtlanmak zorundadır ve kanıtlamak zorunda olan da, suçlanan değil, "suçlayandır". Ama Şenocak (Burak Caney?) belli ki, hukuk mukuk takmıyor; iftirayı atıyor, sen temizlemeye uğraş diyor.Biz böylelerine (takma ad arkasına saklanarak insanlara iftira atanlara) kalleş orospu çocuğu diyoruz. Bu tanımlamayı beğenmeyerek bize "küfürbaz" diyecek olan herkese de kalleş orospu çocuğu diyeceğimizi belirtiyoruz. 
 BİZ ÖZDEMİR NUTKU'YU İFTİRAYLA SUÇLADIK VE SUÇLAMAMIZIN GEREĞİNİ YAPIP İFTİRAYI KANITLADIK. AMA BİZİ NUTKU'YA İFTİRA ETMEKLE SUÇLAYANLAR, SIRF 1100 KİŞİOLDUKLARI İÇİN HİÇBİR ŞEYİ KANITLAMAK ZORUNDA OLMADIKLARINI, HAKİKATİ SOMUT KANITLARIN DEĞİL, "KELLE SAYISININ" BELİRLEYECEĞİNİ SANARAK, KENDİLERİNDE İMZALARIYLA BİZİ BİR LİNÇ HEDEFİ HALİNE GETİRME HAKKINI BULUYORLAR. BUNUN İĞRENÇ BİR ALÇAKLIK YA DA DÜPEDÜZ DANGALAKLIK OLDUĞUNU ÇOKTAN ANLADIKLARI, AMA TAHMİNİ GÜÇ OLMAYAN NEDENLERLE ATTIKLARI İMZALARDAN GERİ DÖNEMEDİKLERİ ANLAŞILIYOR. YUKARIDAKİNE BENZER PEK ÇOK YAZIYLA ALÇAKLIKLARINA AYNA TUTARAK, GÖĞÜS KAFESLERİNDE BARINAN İĞRENÇ SÜRÜNGENLE YÜZ YÜZE GELMELERİNE VE KENDİLERİNİ AŞAĞILIK HİSSETMELERİNE SEBEP OLDUĞUMUZ İÇİN, KENDİLERİNDEN NEFRET ETMEK YERİNE BİZDEN NEFRET ETMEYE ÇALIŞIYORLAR. BAŞARABİLDİKLERİNDEN ÇOK DA EMİN DEĞİLİM.
 COŞKUN BÜKTEL/12 Nisan 2010




SORU: Aşağıdaki cümlelerden hangisi Özdemir Nutku tarafından otuz kişilik DT koordinasyon toplantısında söylenmiş cümlenin tıpa tıp ta kendisidir?
1. "Kesinlik içeren bir ifade kullanmak istemem ama, Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun olduğunu hatırlar gibiyim."
2. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyunun varlığına dair bazı duyumlar aldım."
3. "Belleğim beni yanıltmıyorsa, Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunduğunu sanıyorum.."
4. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunduğu kulağıma çalındı."
5. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunması çok muhtemeldir."
6. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun bulunduğuna dair bazı söylentiler duydum."
7. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun mu varmış ne..."
8. "Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun var."
CEVAP: Nutku'nun kurduğu doğru cümle, 8. şıktaki "kesin" olan cümledir:
"Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun var." (Kanıt için tıklayınız:Nutku'nun konuşmasının CD kaydı.Ve bu cümle kesin bir yalan, kesin bir iftiradır.
Nutku'nun toplantıda tam olarak ne dediğini "tırnak içinde" aynen aktarmak ya dadediklerinin CD kaydına link vermek yerine; okurlara Nutku'nun dedikleri üzerine uydurdukları kendi yalanlarını aktarmayı tercih eden vandallar sıkı çalışıyor ve iftiralarını tüm internete yayıyorlar. Kısacası, Türk tiyatro camiamızda, "Büktel'e ve Theope'ye atıldıktan sonra iftiranın bile başımızın üstünde yeri var" diyecek kadar çürümemiş temiz insanlar eğer hâlâ daha kaldıysa; o insanlar, dezenformasyona karşı çok uyanık olmalılar. Büktel ve Theope hakkında, bizzat Büktel'in sözleriyle (ve o sözlerin bizzat Büktel'in sitesinde yer aldığı sayfaya link verilerek) belgelenmiş olmayan hiçbir iddiayı kaale almamalı ve  Nutku'nun kendi sözlerini mutlaka dinleyip, o sözlerin kanıtladığı şu gerçeği kesinlikle unutmamalılar:
Fransızca'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyunun "var" olduğundan bahsederken Nutku'nun "kesin konuşmadığını" söyleyenler;Nutku'nun iftira suçunu örtbas etmeye çalışarak iktidarın tiyatral putlarına sadakatini kanıtlayıp tiyatro çevresinde kariyer (ya da "ticaret") yapmaya uğraşan, sırf bu amaçla Nutku'nun gönüllü hınk deyiciliğine soyunmuş, linççi ve iftiracı, yalaka vandallardır.
COŞKUN BÜKTEL
Yalnızca Mustafa Demirkanlı'ya değil; linç imzacısı 1100 vandalın tümüne açık, "büyük fırsat": 
"16. Yüzyılda Fransa'da yazılmış Theope adlı bir oyun var" diyen Özdemir Nutku'yu iftira suçundan aklamak için,"Evet, ikinci bir Theope oyunu var" diyecek; ama  bunu yalnızca dedikodu gibi söylemekle kalmayıp arslanlar gibi "belgeleyecek" herhangi bir vandal çıkarsa; o vandalın imzaladığı linç bildirisinde yer alan "iftira" suçlamasını kabul  edecek ve asıl iftiracının Özdemir Nutku velinç imzacıları değil, ben  olduğumu Taksim meydanında avaz avaz bağırarak ilan edeceğim! 
Madem Hilmi Bulunmaz ve Coşkun Büktel'i kepaze etmek için Genco Erkal dahil 1100 kişi imza verebiliyor; 1100 kişilik bir ekip için, ikinci Theope oyununun kendisini ya da belgesini bulmak o kadar zor olmasa gerek. İşte fırsat: İçlerinden bir tane, 1100 kişiden bir tane "adam" çıksın da, ikinci Theope oyununun belgesini göstererek, imzaladığı bildiride bize (Bulunmaz ve  Büktel'e) yönelik iftira suçlamasının iftira olmadığını (ve dolayısıyla kendisinin bir iftiraya imza atmadığını) belgelesin bakalım.
Ama ben baştan söylemiş olayım: İçlerinden böyle bir "adam", (1100 kişiden bir tek "adam") çıkacağına inanmıyorum. Çünkü belgelemek, iftira atmak kadar kolay değildir.Belgelemek, "bizim" işimiz.
COŞKUN BÜKTEL
NOT: Kendileri linç bildirisini imzalamadıkları halde, dergisine çarşaf çarşaf ilanlar verereklinç kampanyası elebaşısı Mustafa Demirkanlı'nın yalan ve iftiralarını destekleyen ve "suni yemle" besledikleri Demirkanlı'yı üstümüze salan kültür bakanı Ertuğrul Günayile DT genel müdürü Lemi Bilgin de, ya bizzat kendileri araştırarak ya da kuracakları ekiplere araştırtarak, sunduğumuz bu "büyük fırsatı" değerlendirip ikinci Theope oyununun belgesini bulabilir; böylelikle, hem bizim iftiracı olduğumuzu, hem destekledikleri  linççilerin iftiracı olmadıklarını, hem de kendilerinin (vatandaş parasıyla) iftiracı beslemediklerini kanıtlamış olabilirler.
Evet, sevgili linççiler, hodri meydan:
Bulun Özdemir Nutku'nun söylediği ikinci Theope oyununu, "Lemi Bilgin ve Ertuğrul Günay iftira destekçisi değildir; Mustafa Demirkanlı ve linç imzacıları iftiracı değildir; asıl iftiracı benim!!!" diye anırayım Taksim'in göbeğinde... Hem de hoparlörle.
Ama ikinci Theope oyununu ya da belgesini bulamazsanız, size artık yalnızca, bizi iftirayla suçlayan o bildiriyi ve o bildiriye attığınız imzaları nerenize sokacağınızı bulmak kalıyor.
1. GÜNCELLEME 1 Ağustos 2009:
Bir haftadır bekliyoruz:
Büktel'i  iftiracılıkla suçlayan linç bildirisine imza atmış 1100 kişi içinden bir tek "adam" çıkıp da, "işte ikinci Theope oyununun belgesi"diyerek, Özdemir Nutku'yuiftira suçundan aklamaya ve asıl iftiracının Coşkun Büktel olduğunu kanıtlamaya kalkışmadı.
Neden acaba?
Belgeyi mi bulamıyorlar yoksa belge ellerinin altında ama göstermeye tenezzül mü etmiyorlar? Büktel'e iftiracı diyen 1100 iftiracıdan bir teki bile, asıl iftiracının Büktel olduğunu belgelemeye nedense tenezzül etmiyor.
Merak ediyoruz: İftiraya tenezzül edip de, iftirayı belgelemeye veya yanıldığı için özür dilemeye tenezzül etmeyen bu 1100 tuhaf kişi, acaba insan mı, karikatür mü?

2. GÜNCELLEME 2 Ağustos 2009
Bir haftayı da geçtik; hâlâ bekliyoruz:
1100 iftiracı içinden bir tek "adam" çıkıp da, "16. Yüzyılda Fransa'da yazılmış Theope adlı bir oyun var" diyen Özdemir Nutku'yu iftira suçundan aklamak için, "Evet, ikinci bir Theope oyunu var" deyip, belgesini gösteremiyor.
Gösteremez; çünkü, Fransa'da 16. ya da 17. Yüzyıl'da yazılmış Theope adlı bir oyun yok. Başka herhangi bir Yüzyılda yazılmış Theope adlı bir oyun da yok. Hatta bırakın oyunu, Theope adlı bir roman, hikaye, opera ya da bale bile yok.
"Var" diyen, "var" demekle yetinmeyip "işte kaynağı, işte belgesi" diyerek iddiasını kanıtlayabilen ve göğsünü gere gere benden sözümü tutmamı ve "iftiracıyım" diye Taksim'de hoparlörle bağırmamı talep edebilen bir  adam (1100 iftiracı içinden bir tek "adam") çıkmadı.
"Çıkmayacak" demiştim, çıkmadı. Rehberi okuyan herkes  çıkmayacağını anlardı.

3. GÜNCELLEME 3 Ağustos 2009
Coşkun Büktel'in yeni yazısı... Lütfen... TIKLAYINIZ!

4. GÜNCELLEME 4 Ağustos 2009
Hayret: 1100 iftiracı içinden bir tek "adam" çıkıp da, şu vicdan muhasebesini yapabilecek zekâ ve erdemi gösteremiyor:
"Madem ki Nutku'nun 'var'olduğunu söylediği, 'Fransa'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theopediye bir  oyun'un (hatta Nutku'nun varlığından söz etmediği Theope adlı bir romanın veya operanın veya balenin) kendisini ya da belgesini gösteremiyoruz; madem ki, hiçbirimiz 'işte ikinci Theope oyununun belgesi!' diye karşısına çıkıp Büktel'den sözünü yerine getirmesini ve Taksim'de'iftiracıyım' diye bağırmasını talep edemiyoruz; madem ki, kendimizde Büktel'den sözünü yerine getirmesini isteme hakkını bulmak için gerekli belgeye sahip değiliz; o halde soytarılığa gerek yok;belgeleri umursamamak,Nutku'nun somut gerçekliğe ters düşen (CD kaydıyla belgelenmiş) ifadesini vemantık verilerini görmüyormuş gibi yapmak, apaçık ve somut iftiraya aldırmaksızın bildiğini okumak ve iftiraya uğrayan (ve iftiracının özür dilemeye bile tenezzül etmediği) bir insanı, sırf daha "güçsüz" bir konumda saydığımız için) iftiracı diye suçlayarak asıl iftiracıyı (sırf daha "güçlü" bir konumda saydığımız için) korumak, haksız olduğu halde "güçlüden" yana çıkıp, haklı olduğu halde "güçsüzü" linç etmeye kalkışmak, değil bir sanatçıya, insan olmanın bilinç ve onuruna sahip en sıradan bireye bile yakışmayacak bir alçaklıktır;   yanılmışız; Coşkun Büktel'e (ve Hilmi Bulunmaz'a) iftiracı demekle alçakça davranmış, haksızlık etmişiz; bu  haksızlığı göz göre göre daha fazla sürdürmek, namussuzluk ve kalleşlik olur. Büktel ve Bulunmaz'dan özür diliyorum."
Yukarıdaki gibi bir vicdan muhasebesi yapabilmek için yalnızca zekâ değil, vicdan da gerekiyor. Bu 1100 kişinin gerçekten de "tümü" vicdan ve zekâdan yoksun iftiracılar galiba...
Peki iftiracılardan sanatçı çıkar mı? Hayır! Olsa olsa, en iyi ihtimalle, sanatı ekmek kapısı yapmış ("esnaf" kelimesinin mümkün olan en kirli, en olumsuz anlamıyla söylüyoruz) "esnaflar" çıkar.
Kendinizi kendi imzalarınızla, tiyatro tarihimizin çöplüğüne atmaktasınız, çocuklar.
Ve en acıklısı: Sanatçı değil de (süte su katanlar çeşidinden) "esnaf" olduğunuz için, size para kaybettirmediği sürece, bu durumdan müteessir bile değilsiniz. (Bakınız: "Utanma Eşiği")
Ve hayret : 1100 kişisiniz(?)
Oysa ben, Türkiye tiyatrosunun "şimşek hızıyla"çürüdüğünü söyleyen Hilmi Bulunmaz'ın abarttığını zannediyordum. Ama öyle görünüyor ki, içinde yaşadığımız siyasal düzen bir bebekten katil üretirken; Hilmi'nin "çanak" sözcüğüyle özetlediği "besleme düzeni" de, "sanatçılardan" iftiracı linççiler üretebiliyor... Hem de fabrika gibi üretebiliyor:  1100tane(?)
Kim bilir, diğer insanların ve yakınlarınızın (belki de çocuklarınızın) yüzüne utanmadan bakabilmek için gerekli pişkinliği  (utanma eşiğini) nasıl ve ne kadar zamanda edindiniz.

ARŞİVDEN / 12 MART 2008

(...)



Değil beş on

beş on milyon

"facepaye" olsanız,



iftirayı onaylayan

o kirli imzalarınız

vız gelir bize vız.



COŞKUN BÜKTEL  

12 Mart 2008 / Saat: 23.30

Tamamını okumak için, lütfen...

BAZI LİNÇÇİLERİN KASITLI OLARAK YARATMAYA ÇALIŞTIĞI KAFA KARIŞIKLIKLARINI GİDERMEK İÇİN NETLEŞTİRELİM:
Yayınladığımız video görüntüsü ve "Geri Zekâlılar İçin Alfabe Düzeyinde Özdemir Nutku Skandalı Rehberi" başlıklı yazımızdan sonra hâlâ
"Evet, ikinci bir Theope oyunu var"
diyen birisi varsa, bilinsin ki, yalancı orospu çocuğunun tekidir.
GÜNCELLEME 21 Temmuz 2009:
Yukarıdaki yazıyla ilgili olarak, avukat arkadaşım Yavuz Erinal bugün İzmir'den beni aradı
Selam sabah faslından sonra Yavuz'la aramızda mealen ve özeten şöyle bir konuşma geçti:
— Bana bak, "ikinci bir Theope oyunu var" diyenlere, çok sert girmişsin. Eğer ikinci bir Theope oyunu gerçekten varsa ve "var" diyenler seni mahkemeye verirlerse, haberin olsun: Hakim ilk celsede tazminatı basar ve davacılar donuna kadar her şeyini alırlar.
— Merak etme ikinci bir Theope oyunu yok.
— Ben bi uyarayım, dedim.
— Teşekkür ederim ama gönlünü ferah tut! İnsanları yanıltmak için ikinci bir Theope oyunu varmış gibi bir izlenim yaratmaya çalışanlar var ama hiç kaygılanma!... İkinci bir Theope oyunu  gösteremeyecekleri için asla mahkemeye gidemezler. CB
***

'Fransa'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope diye bir oyun var' dediği CD kaydıyla kesin olarak belgelenmiş olduğu halde,  Fransa'da ve 16. Yüzyıl'daki diğer   Theope'nin"var" olduğunu söylerken, Nutku'nun  kesinlik içermeyen ifadeler kullandığını, yani "kesin konuşmadığını" söyleyen vandallar; Özdemir Nutku'nun suçunu örtbas ederek ona yalakalık hizmeti verirken; hakikati tersine çevirip okurları alçakça aldatarak, hakikate (ve dolayısıyla  halka) ihanet etmiş olduklarının farkındalar mı? Onlar herhalde farkındalar da, onların kuyruğuna takılan  "linç imzacıları" da  farkındalar mı?



İhanetin ayrıntıları için bakınız:








————————————



Linççiler kararlı: Öyle veya böyle, bizi susturacaklar

Kağıt üzerinde gecekondu kadar kolayca imal ettikleri oluşumların sonuncusu olan "Tiyatro Yayıncıları Birliği" imzasıyla linççiler, Hilmi Bulunmaz'ın internet sitelerini kapattırmak (Yani Bulunmaz'ı susturmak) için uluslararası Blogger'a başvuruda bulundu!

Tehdit ettiler, sökmedi. Linç kampanyasıdüzenlediler, yürümedi. Mahkemeye giderizdediler, "sıkmadı". Linççiler, şimdi de, Bulunmaz ve Büktel'e yönelik (aklı başında bir tek makul insanı bile inandıramadıkları) o malum iftiralarını Blogger yöneticilerine yutturmaya ve böylelikle onların Hilmi Bulunmaz sitelerini kapatmasını sağlamaya kalkışmışlar.

Yani akıl var yakın var: Siz "küfürbaz" dediniz diye, Bulunmaz ve Büktel'in küfürbaz olduğuna inanacak ve (bizim küfürbaz olduğumuza dair ortada uluslararası bir mahkeme kararı bile bulunmadığı halde, ki bulunsa bile aldırmayabilirler) bize karşı harekete geçip Bulunmaz'ın bloglarını kapayacak kadar ahmak olsalardı; Blogger'ın yöneticileri Blogger'ı yaratabilirler miydi? A fıkra lazı zekâlı şaşkınlar sizi!...

Sırada ne var?

Mesela gösterdiğimiz belgelerin (mesela Özdemir Nutku'nun "Fransa'da 16. Yüzyıl'da yazılmış Theope adlı bir oyun var" diyerekTheope'ye iftira ettiğini kanıtlayan CD'nin) aslında var olmadığını, bizim yalan söylediğimizi ispatlamaya filan kalkışsanıza!... Yok, bize "yalancı" gibi somut kanıtlar gerektiren (daha doğrusu somut kanıtları yok etmenizi gerektiren) somut suçlamalarla karşı çıkamazsınız, di mi? O yüzden "küfürbaz" gibi, "yoruma açık" salak suçlamalarla karşı çıkmaya çalışıyor, yok edemediğiniz somut kanıtları ise, devekuşu gibi görmezden gelerek aklınızca örtbas ediyor, yokmuş gibi davranıyor, bildirinize iki satırlık kanıtın kendisini (yani Nutku'nun tam olarak ne dediğini) koymak yerine, kanıt hakkında uydurduğunuz yalanları koymayı tercih ediyorsunuz!

Bizce, küfürbaz sizsiniz! Ama küfür sizin en masum, en önemsiz suçlarınızdan biri olduğu için, biz küfürlerinize değinmek gereğini çok ender hissediyoruz. Ne de olsa, Hitler'i erik çalmakla suçlamak, suçlama gerçek ve haklı bile olsa, pek fazla anlam taşımaz.

Linççilerin Blogger'a başvuru metnini Hilmi Bulunmaz internetten bulup yayınladı. Okumak için, lütfen...


————————————


NOT: Listenin önceki versiyonlarında, kişilerin meslekleri de veriliyordu. "Ürolog, eğitimci, motor tamircisi, mühendis, işsiz, vb." gibi... Hedef gösterdikleri iki kişinin (Büktel/Bulunmaz) görüşlerini veya yazılarını, imza istedikleri insanlara asla göstermeyen; hedef gösterilen o iki kişinin görüşlerini saklayıp imzacıları tek yanlı bilgilendirerek, yani açıkça dezenforme ederek, imza toplayan sansürcü linççiler; (Büktel'in eleştirilerine maruz kalmış, "kuyruk acılılar" dışındaki) tiyatrocuları kolay kolay kandıramadıkları için, daha çok, tiyatro dışı mesleklerdeki insanların bilgisizliğinden yararlanıyor, onların "kanına giriyorlardı".

Anlaşılan, sonunda bakmışlar ki listede tiyatrocu, hele de tanınmış tiyatrocu parmakla gösterilecek kadar az, meslekleri belirtmekten vazgeçmişler

KONUYLA İLGİLİ LİNKLER:


BİRGÜN  GAZETESİ SANAT SAYFASI EDİTÖRÜ ALİ ŞİMŞEK'İN CEVAP HAKKI KAVRAMINA VOLTAIRE KADAR DEĞİL ANCAK GOEBBELS KADAR SAYGILI OLDUĞUNU KANITLAMAK İSTERCESİNE SANSÜR EDİP YASAKLADIĞI HİLMİ BULUNMAZ YAZISI

Adnan Tönel'in iftiralarla dolu yazısını yayınlayarak linç kampanyasını Birgün gazetesinde lanse ettikten sonra, Büktel ve Bulunmaz'ın cevap hakkını gasp ederek, linççileri sansürle de koruyup/kollayan Birgün gazetesi sanat sayfası editörü Ali Şimşek, (daha önce Taraf gazetesi sanat sayfası editörü Ferhat Uludere'nin Büktel'e tanıdığı cevap hakkını tanımak yerine, tam tersini yaparak) kendisinden cevap hakkı talep eden Büktel ve Bulunmaz'ı bir ay boyunca "salladıktan" sonra, linç mağdurlarına cevap hakkı tanımayacağını yazılı olarak da açıkladı: TIKLAYINIZ!
Hilmi Bulunmaz'ın Ali Şimşek tarafından sansür edilen yazısını okumak için ise, aşağıdaki başlığı tıklayınız: